Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 587 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 9899 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi... ile ... ve müşterekleri, ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dai.... Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen13.12.2011 gün ve 540/608 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22.01.2013 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat ......geldi. Başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı ... vekili, davacının 34 ada 1 parselde 22 nolu daireyi 1984 yılında bedelini ödeyerek... mirasçılarından satın aldığını, satıcılar... ve diğerlerinin gönderdiği vekaletname ile tapu devri için tapuya geldiklerinde çocuklardan ...’ın askerlik sorunu sebebiyle aranmasından dolayı devrin yapılamadığını, ... ile yapılan görüşmeler sonunda yeni vekaletname gelip taşınmazın kendi adına devir yapılmasını beklerken davacıya, ... adlı şahıs tarafından... 2.Noterliği'nin 16 Ağustos 2010 tarih ve.... yevmiye nolu ihtarname gönderildiğini, yapılan araştırmada dava konusu dairenin Av.... tarafından kendisine verilen vekaletnameye dayanarak 12.07.2010 tarihinde ... isimli şahsa satıldığının, taşınmazı satın alan ...'un da Av....'ın evinde temizlik gibi işlerde yardım eden biri olduğunun, böyle bir evi satın alacak gücünün olmadığının öğrenildiğini, hiç kimsenin içinde başkasının oturduğu görmediği bir evi satın almayacağını, ayrıca mirasçıların tapu maliki...’ın ölümünden sonra 1984 yılında diğer mirasçılara velayeten ve vekaleten satarak zilyetliği de davacıya devrettiğini, tapunun TMK 713/2.m. göre intikal görmeyerek hukuki değerini yitirdiğini açıklayarak dava konusu 22 nolu bağımsız bölüme ait tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Bir kısım davalılar vekili (..... mirasçıları), dava dilekçesinin uzun ama hiçbir hukuksal niteliği olmadığı gibi, satış vaadi ile satış ve ferağ taahhüdü senedi diye davaya dayanak teşkil eden adi belgelerin de hiç bir hukuksal değerinin bulunmadığını, hak iddia eden davacının 26 yıl geçmesine rağmen tescil istemediğini, ...'un tapudaki sicile güvenerek taşınmazın mülkiyetini iyiniyetle iktisap ettiğini, yapılan satışın da usulüne uygun ve geçerli bir satış olduğunu, davacı tarafın iddia ettiği ...'un yanlarında çalıştığı iddiasının yersiz olup, bu iddianın ispatlanması gerektiğini, ...’un bu taşınmazı babasının kendisine vefatından önce verilen bir parayla aldığını, ...'un ...'ta oturmasının iyi bir semtte ev almasına engel olamayacağını açıklayarak, açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Davalılardan ...’a 30.09.2010 tarihinde dava dilekçesi tebliğ edilmiş, duruşmaya gelmediği gibi bir cevap da vermemiştir. Mahkemece, davanın sübut bulmadığından reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu 34 ada 1 parselde B blok 9.kat 22 numaralı mesken, 21.12.1975 tarihinde.....adına iken, 07.07.2010 tarihinde intikalen mirasçıları .... ve çocukları adına tamamı verasette iştirakli olarak tescil edilmiş, 12.07.2010 tarihinde ise, tapuda davalı ... kızı ...’a satılmıştır. Dosya arasındaki mirasçılık belgesinden kayıt maliki ......r’ın 11.11.1983 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak eşi....r ile çocukları ..., ..., ..., ..., ....., ... ve ...’ı bıraktığı anlaşılmaktadır.Mahkemece, “taşınmaz mülkiyetini devir borcunu doğuran sözleşmelerin resmi şekilde düzenlenmesi gerektiği, 1512 Sayılı Noterlik Kanunu'nun 60/3 ve 89.maddelerine göre taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin ise, noterlerce düzenleme şeklinde (resen) yapılacağı kuralının getirildiği, bu şekilde yapılmayan satış ve satış vaadi sözleşmelerinin geçersiz olduğu, bu hükümlerin hukuki mahiyet olarak emredici nitelikte bulunduğu, bu nedenle de geçersizlik müeyyidesine bağlanan şekil eksikliğinin hakim tarafından taraflar ileri sürmeseler dahi yargılamanın her aşamasında resen gözönüne alınacağı, davacı tarafça davaya mesnet teşkil eden 19.03.1984 tarihli ... ve ... arasında adi bir şekilde düzenlenen satış vaadi sözleşmesi ve 15.01.1992 tarihli satış ve ferağ taahhüdü belgelerinin açıklanan maddeler muvacehesinde geçersiz olup, buna dayanarak tapu iptali ve tescil talep edilemeyeceği” açıklanarak dava reddedilmiştir. Dosya kapsamına göre davanın nitelendirmesi, talep, taraflarca hazırlama ilkesi ve taleple bağlılık ilkeleri ile hakimin davayı aydınlatma ödevi birlikte gözetilerek Mahkeme tarafından yapılmalıdır. Yani maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ise Hakime aittir. Az yukarıda ayrıntılı şekilde yazılı dava dilekçesi ve davacı vekilinin yargılama aşamalarındaki açıklamaları ile Yargıtay duruşmasındaki ifadesi karşısında davadaki talebin, kayıt maliki ...’ın ölüm tarihi sonrası 19.03.1984 tarihindeki satın alma tarihi ile intikalin yapıldığı 07.07.2010 tarihi arasında davacının malik sıfatıyla ve zilyetliği sebebiyle TMK’nun 713/2. Maddesinde yazılı ölüm sebebi yönünden tapu kaydının hukuki değerini yitirdiği ve davacı lehine kazanma koşullarının oluştuğu, davalılardan ...’un ise kazanma koşulları oluştuktan sonra tapudaki satın alması sırasında TMK’nun 1023.maddesine göre iyiniyetli olmadığı hukuki sebeplerine dayalı iptal ve tescil isteği olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece TMK’nun 713/2 ve 1023.maddeleri ile ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmamış ve bu konudaki Mahkeme görüşü de ortaya konmamıştır. Bu açıklamalar karşısında davacının talebinin TMK’nun 713/2 ve 1023.maddelerine dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkin olduğu gözetilerek Mahkemece davada öncelikle taraf teşkili ve sıfatının göz önünde bulundurulması, sonrasında ise iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin buna göre toplanması, TMK’nun 713/2.maddesine göre davacı lehine kazanma koşullarının gerçekleştiği kanısına varılması halinde devamında davalı ... bakımından TMK’nun 1023 ve 1024. maddeleri yönünden inceleme yapılıp tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken davanın nitelendirilmesinde hataya düşülerek dayanılan sebeple ilgili inceleme yapılmadan, mahkeme görüşü de ortaya konmadan yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 990,00 TL Avukatlık Ücreti'nin davalı ...'den alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine, 22.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.