Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5760 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2206 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Lüleburgaz 2. Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTARİHİ : 20/12/2012NUMARASI : 2012/193-2012/530A.. Y.. ile G.. G.. aralarındaki tapu iptali tescil, katılma alacağı davasının reddine dair Lüleburgaz 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nden verilen 20.12.2012 gün ve 193/530 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, tarafların 14.12.2009 tarihinde evlendiklerini, 5.3.2010 tarihinde açılan boşanma davası ile boşandıklarını, davalının evlenirken vekil edenine 43.39 gram karşılığı altın aldırdığını, evlendikten 1 hafta sonra borçları olduğunu söyleyerek 1500 TL daha istediğini ve aldığını, ayrıca vekil edenin özürlü çocuğuna bakacağına ve evliliğin devam edeceğine inandırıp 630 parseldeki taşınmazı da adına devir ettirdiğini, vekil eden adına kayıtlı bir dükkanını da vekil edenden aldığı vekaletname ile kiraya vererek kirasını almaya başladığını, bu şekilde tüm malvarlığını kontrol altına aldıktan sonra vekil edeni terk ettiğini, bu şekilde dolandırıldığını, davalı aleyhine açılan ceza davası sonucunda aleyhine hüküm verildiğini, davalının evlilik birliğini, davacıdan menfaat temini için yaptığını, hileli davranışları ile kandırıldığını açıklayarak 630 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile yeniden vekil eden adına tesciline, bu isteğin mümkün bulunmaması halinde eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa tasfiye sırasında malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ilkesi gereğince fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmak üzere 20.000TL katılma ve değer artış payı alacağının faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, evlilikten sonra davacının borçları olduğunun ortaya çıktığını, ödenmesi için vekil edenin evlenmeden önce sahip olduğu 20 adet 22 ayar bileziğinin 38 adet cumhuriyet, 3 adet çeyrek altınını borç olarak aldığını ve bozdurduğunu, davacının kandırılmasının sözkonusu olmadığını, alınan altınların güvencesi olarak dava konusu edilen taşınmazın vekil eden adına tapuya tescil ettirildiğini, ayrıca dava konusu taşınmazın, bu evliliğin kabul edilmesi için kısmen bağış, kısmen de ivazlı olarak verilmiş bulunduğunu, hilenin sözkonusu olmadığını, katkısının da sözkonusu olmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın BK 28. Maddesi uyarınca hile nedenine dayalı tapu iptali ile tescil isteği bakımından 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle reddine, katılma alacağı yönünden ise, 630 parsel sayılı taşınmazın davalıya veriliş amacının, davalının, davacı ile evlenmesini, evliliğini devam ettirmesini, davacının özürlü olan çocuğunun bakımını üstlenmesini temine yönelik olduğu, bu bağlamda karşılıksız kazandırma olup 4721 sayılı TMK.nun 220 maddesi gereğince kişisel mal olduğundan tasfiye edilemeyeceği gerekçesiyle bu istek bakımından da davanın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar 14.12.2009 tarihinde evlenmişler, 05.03.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulle sonuçlanması üzerine 03.04.2012 tarihinde kesinleşen hükümle boşanmışlardır. Eşler arasında boşanma davasının açıldığı tarihte mal rejimi sona ermiştir (TMK.225/son). Başka mal rejimi seçilmediğinden evlilik tarihi olan 14.12.2009 tarihinden mal rejiminin sona erdiği 05.03.2010 tarihine kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Dava konusu 630 parsel sayılı taşınmaz, 2436.50 m2 yüzölçümlü tarla nitelikli olup, evlilik tarihinde davacı koca adına kayıtlı iken, satış suretiyle 21.12.2009 tarihinde davalı G.Y. adına tescil edilmiştir.Davacı, dava dilekçesinde ve yargılama sırasındaki beyanlarında; davalı eşin kendisi ile evlenmesinin menfaat teminine yönelik olduğunu, kasıtlı olarak aldatıldığını, özürlü olan çocuğuna bakacağı, evliliği sürdüreceği inancı doğurarak elindeki mallarını aldığını, evliliğin fiilen bir hafta sürdüğünü, diğer zamanlarını ise diğer evliliğinden olan çocukları ile geçirdiğini, özürlü çocuğuna bakmadığı gibi evlilik birliğinin yüklediği sorumlulukları dahi yerine getirmediğini açıklayarak taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek yeniden adına tescilini, bunun mümkün olmaması halinde ise edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesine ilişkin hükümlerin uygulanmasını istemiştir. Davacı, davalı eş hakkında Cumhuriyet savcılığına yaptığı şikayeti üzerine, yapılan soruşturma sonucunda, davalı Gülten hakkında Lüleburgaz 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/346-2012/583 Esas ve Karar sayılı dava dosyasında, dolandırıcılık ve mala zarar verme suçlarından dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, mala zarar verme suçundan hüküm verilmesine yer olmadığına, dolandırıcılık suçundan ise suçu sabit görüldüğünden cezalandırılmasına karar verilmiş, anılan mahkumiyet kararı temyiz edilmeksizin 10.09.2012 tarihinde kesinleşmiştir.Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından iddianın ileri sürülüş biçimine göre, tapu iptali ile tescil isteği bakımından davanın yasal dayanağının, Borçlar Yasası'nın 28. maddesi uyarınca hile nedenine dayalı olduğu anlaşılmaktadır.4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi; 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (TMKm.118-395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını hükme bağlamıştır. Bu bakımdan anılan istek bakımından 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. Maddesi uyarınca Aile Mahkemesi görevli bulunmamaktadır. Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hal böyle iken, eldeki uyuşmazlık bakımından 6100 sayılı HMK.nun 1 ila 4. Maddeleri uyarınca genel mahkemeler görevli bulunduğundan, mahkemece tapu iptali ile tescil isteği yönünden görevsizlik kararı verilmelidir. Terditli dava TMK.231. maddesi uyarınca katılma alacağına ilişkin olup az yukarıda belirtildiği görevli mahkeme Aile mahkemeleridir. Şu halde birbiri ile bağlantılı her iki isteğin hukuki niteliği bakımından aynı mahkemede görülmesi olanağı bulunmamaktadır. Mahkemece yapılması gereken iş, hile hukuki sebebine dayalı olarak açılmış bulunan tapu iptali ile tescil isteği bakımından HMK.nun 1 ve devamı maddeleri uyarınca genel mahkemeler görevli bulunduğundan görevsizlik kararı verilerek eldeki davadan tefrik edilmesi, terditli talep olan ve Aile Mahkemesinde görülmesi gereken katılma alacağına ilişkin istek yönünden ise HMK'nun 165. Maddesi gereğince, hile nedenine dayalı açılmış bulunan davanın sonucunun bekletici mesele yapılması gerekir.Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'nun 388/4., HMK m.297/ç) ve 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire İlamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 31.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.