Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 552 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 7739 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi... ile Hazine aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 19.01.2012 gün ve 420/30 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı, kadastro çalışmaları sırasında dava dışı 104 ada 1 parsel sayılı taşınmazın senetsizden, bahçe niteliğiyle, 57,93 m2 olarak adına tespit ve tescil edildiğini, kendisine ait tahmini 5000 m2’lik yerin tespit dışı bırakıldığını açıklayarak keşifte gösterilecek bu yerin kendisine ait dava dışı 104 ada 1 nolu parsele ilave edilerek tesciline karar verilmesini, aslında... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/257 Esasta kayıtlı dosyayla yüzölçümü düzeltilmesi için Tapu Müdürlüğü aleyhine açmış olduğu davadan dava konusu bir kısım yerin Hazine adına terk edilmesi nedeniyle vazgeçtiğini açıklayarak tescil istemiştir. Davalı Hazine, dava konusu yerin Devlet'in hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleşmediğini açıklayarak davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine, 06.07.2011 tarihli fen bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda A harfiyle gösterilen 1151,47 m2’lik yerin Hazine tapusundan iptaliyle davacı adına tapuya tesciline, aynı krokide D harfiyle özgülenen 2728,20 m2’lik yerin karayolu olması nedeniyle husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.Hüküm süresi içerisinde Mal Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; davacının dava dışı 104 ada 1 nolu parseline ilişkin kadastro tutanağı getirilmiştir. Senetsizden, bahçe niteliğiyle, 57,93 m2 olarak, 06.10.2008 tarihinde tespit görmüş ve itirazsız olarak 29.01.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Güney komşusu 104 ada 2 nolu parsele ilişkin kadastro tutanağı dosyadadır. Senetsizden, bahçe niteliğiyle 1400,14 m2 olarak 06.10.2008 tarihinde... adına tespit görmüş ve 29.01.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Yerel bilirkişiler müşterek olarak dinlenmiştir. Ortak beyanlarında: Duyduklarına göre; davacının yerinin daha fazla olması gerektiğini, yaklaşık 1,5 dönüm eksik yazıldığını, sınırlarını gösterdikleri yerlerin davacıya ait olduğunu, dava konusu yerde 1982 yılında yol yapımı nedeniyle Karayolları tarafından kamulaştırma yapıldığını, yerlerin sahiplerinin kamulaştırma paralarını aldığını, kendi arazilerinden kamulaştırma fazlası kalan yerleri ise davacıya sattıklarını, dava konusu yeri birkaç kez sel götürdüğünü, davacı tarafın bu yerleri emek ve gayretiyle yeniden onarıp işlemeye başladığını söylemişlerdir. Kadastro fen elemanı, ölçekli krokili raporunu dosyaya sunmuştur. Keşifte görevlendirilen Ziraatçi Bilirkişi 24.05.2011 havale tarihli raporunda; dava konusu yerin dava dışı 1 nolu parselle bütünlük arz ettiğini, dosyaya sunulan 6 adet fotoğrafın dava konusu parselin bozulmadan önceki durumunu gösterdiğini, bu yerin sulanabilir tarım arazisi olduğunu açıklamıştır. Zirai Bilirkişinin raporuna ekli 6 adet renkli fotoğraflar incelenmiştir. Taşınmazın çakıllarla kaplı imar ve ihya edilmemiş, çay metrukatı vasfında olduğu gözlemlenmiştir. Açıklanan olgular tarafların ve Mahkemenin bilgisi dahilindedir. Uyuşmazlık, 1982 yılındaki Karayolu kamulaştırması sırasında dava konusu edilen yerlerin kamulaştırma planı kapsamına alınıp alınmadığı, kamulaştırma yapılmış ise davacının bayii olan önceki zilyetlerine kamulaştırma bedeli ödenip ödenmediği, ayrıca, ziraatçı bilirkişinin raporuna ekli fotoğraflardan dava konusu yerin bitişikteki... Çayı metrukatı veya yatağı ya da etki alanında kalıp kalmadığı jeolog bilirkişiden alınacak raporla tevsik edilmediği, yine davacının dava dilekçesinde belirttiği aynı yerle ilgili olarak açmış olduğu ve vazgeçmeyle neticelendirilen 2010/257 Esasta kayıtlı dosyanın getirtilerek incelenmediği davacının çekişmeli yeri imar ve ihya edip etmediğinin mahalli bilirkişilerden ve varsa taraf tanıklarından sorularak açıklığa kavuşturulmadığı, çekişmeli taşınmazın 1982 yılından sonra birkaç kez sel götürmesi nedeniyle bu konuda ne tür imar ve ihya işlemi yapıldığının soruşturulmadığı anlaşılmaktadır. Noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir. Hal böyle olunca, öncelikle Karayolları Bölge Müdürlüğü'nden dava konusu taşınmazın bulunduğu yerle ilgili olarak kamulaştırma yapılıp yapılmadığının, kamulaştırma yapılmış ise bedellerinin zilyetlerine ödenip ödenmediğinin sorulması, ayrıca, kamulaştırma haritasının getirtilerek yöntemine uygun bir biçimde zemine uygulanması, Karayolları Genel Müdürlüğü TMK'nun 713/3. maddesi uyarınca yasal hasım olduğundan bu kuruluşa husumet yöneltilmesi, varsa tüm delillerini bildirmesi için süre ve imkan tanınması, bundan sonra taşınmazın bulunduğu yerde keşif yapılması, keşifte Kaymakamlık aracılığıyla yaşlı ve tarafsız kişiler arasından belirlenecek mahalli bilirkişilerden dava konusu taşınmazın varsa önceki zilyedi, sonradan davacıya geçiş biçimi, davacının imar ve ihya çalışmalarını yapıp yapmadığı, yapmış ise hangi tarihte bu çalışmaları sonlandırdığının kapsamlı olarak sorulması, jeolog bilirkişiden taşınmazın kamulaştırma öncesinde ve sonrasında... Çayı'nın yatağında ve etki alanında kalıp kalmadığı konusunda bilimsel verilere uygun rapor alınması, ayrıca, bu yerin 1982 yılından sonra birkaç kez sel tarafından götürülmesi nedeniyle bu konunun rapor kapsamında açıklattırılması, çekişmeli yer 1982 yılındaki karayolu yapımı nedeniyle kamulaştırılmış ise artık kamu malı niteliğinde olduğundan ve zilyetlikle ve imar ihya yoluyla iktisabı mümkün olmayacağından davanın bu durumun tespit edilmesi halinde reddine karar verilmesi, 2010/257 Esas sayılı dosyanın getirtilerek incelenmesi, vazgeçme nedeniyle kesin hüküm oluşturup oluşturmayacağının açıklığa kavuşturulması, tüm bu bilgi ve saptamaların keşfi izlemeye, infazı sağlamaya elverişli tapu fen memuru yetki ve yeteneğini haiz uzman bilirkişiye düzenlettirilerek ölçekli ve koordinatlı rapor ve krokiye yansıtılması ve hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi icap etmektedir. Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan tüm bu nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 21.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.