MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi ... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair... Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 22.03.2012 gün ve 110/74 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARARDavacı, miras ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik hukuki nedenlerine dayanarak dava konusu 131 ada 30 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, davacı lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.Hüküm, süresinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.131 ada 30 parsel, ham toprak niteliğiyle 15.253,81 m2 yüzölçümle tapu ve vergi kaydına rastlanılmadığı, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup hiç kimsenin zilyetliği altında bulunmadığı belirtilerek Hazine adına 16.01.2009 tarihinde yapılan kadastroyla tespit edilmiş, itirazsız kesinleşmesiyle tespit gibi tapu siciline tescil edilmiştir.Yerel Bilirkişi ve tanıklar, kadastro tespit tarihinden geriye doğru davacının 20 yılı aşkın süre ile zilyetliğini açıklamışlarsa da, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya ve taşınmazın niteliğini belirlemeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; bir yerin kazanmayı sağlayan zilyetlik yoluyla özel mülk şeklinde tesciline karar verilebilmesi için az yukarıda belirtilen kanun maddelerindeki kazanma koşullarının davacı lehine gerçekleşmesinin yanında, çekişme konusu yerin ekonomik amacına uygun olarak zilyet ve tasarruf edilmesi ile birlikte TMK'nun 715, 999 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16.maddeleri gereğince Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmaması ve özel mülkiyete elverişli nitelikte olması gerekir. Mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini, tescile elverişli olup olmadığının belirlenmesi bakımından ziraatçi bilirkişiden yararlanılmadan, sadece Yerel Bilirkişi ve tanık ifadeleri ile yetinilmesi doğru değildir. Buna göre Mahkemece yeniden Yerel ve Teknik bilirkişiler ile Ziraat Mühendisi Bilirkişi aracılığıyla taşınmazın bulunduğu yerde keşif yapılarak maddi bulgular ve bilimsel gerekçeler ışığında taşınmazın ve çevresinin toprak yapısı ve bitki örtüsü hakkında yanların ve Mahkemenin denetimine açık doyurucu rapor düzenlemelerinin istenilmesine, bu açıklamalar doğrultusunda söz konusu taşınmazın özel mülkiyete elverişli yerlerden olup olmadığı ve davacının ekonomik amacına uygun zilyetlik ve tasarrufunun gerçekleşip gerçekleşmediği duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptandıktan sonra istek hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırmaya dayanılarak karar verilemez. Yukarıda belirtilen gerekçeler nedeniyle davalı Hazine temsilcisinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle Usul ve Kanuna aykırı görülen yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve harçtan muaf olduğu halde yersiz alınan 21,15 TL peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı Hazine'ye iadesine 21.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.