Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5483 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19583 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Reyhanlı Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 15/07/2013NUMARASI : 2012/580-2013/424İ.. A.. ile Hazine aralarındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasının kabulüne dair Reyhanlı Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 15.07.2013 gün ve 580/424 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A RDavacı vekili dava dilekçesinde, mülkiyeti Hazine'ye ait bulunan 65 parselin bir kısmının uzun yıllardan beri davacı tarafından ev ve müştemilat olarak kullanılmaktayken, baraj inşaatı nedeniyle Devlet Su İşleri tarafından kamulaştırıldığını açıklayarak davacının kullanımındaki ev ve bahçedeki muhtesatın davacı adına tespitine ve tapuya şerh düşülmesine karar verilmesini istemiştir.Davalı Hazine vekili, baraj inşaat sahası içinde kalan taşınmazın henüz kamulaştırılamadığını, 4706 sayılı Yasa'nın 07.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Yasa'nın 4. maddesi ile değişik 5. maddesi gereğince Hazine adına kayıtlı taşınmazlar üzerindeki yapı ve tesislerde herhangi bir hak iddia edilemeyeceğini bildirmiş ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu 65 parsel tapuda Hazine adına on berdili evi havi akar vasfı ile kayıtlı olup beyanlar hanesinde Zobahöyük Köyü ahalisinin ev yapma hakkı bulunmaktadır. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanığı, taşınmaz üzerinde bulunan ev, bahçe duvarı ve ağaçların 15-20 yıl önce davacının babası tarafından yaptırıldığını ve babasının ölümünden sonra davacıya kaldığını bildirmiş ancak davacıya intikal şekline ilişkin bir açıklamada bulunmamışlardır.Davacı vekili, taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın davacı adına tescilini istediğine göre; uyuşmazlık konusu taşınmazın, muristen davacıya devir şekli (taksim, bağış, satış v.s.) üzerinde durulması dava şartı bakımından önemlidir. Dava şartı, kamu düzeni ile ilgili olduğundan taraflarca ileri sürülmese dahi taşınmazın davacıya geçiş şekli mahkemece kendiliğinden araştırılıp belirlenmelidir. Mahkemece; belirtilen usul hükümleri uyarınca tereke adına dava açmayan davacıdan bu devir hakkında açıklama istemesi, taksim, bağış, satış vs. gibi nedenlerden birine dayanması durumunda, bu hususu kanıtlaması için süre ve imkan verilmesi, bundan sonra, iddianın ileri sürülüş şekline, toplanan delillere ve getirtilecek mirasçılık belgesine göre öncelikle dava şartı üzerinde durulması, çekişme konusu taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın halen elbirliği mülkiyetinde olduğunun anlaşılması durumunda, davacı tereke adına dava açmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi, aksi durumda ise dosya içeriğine ve toplanacak delillere göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, belirsiz olan bu durum açıklığa kavuşturulmadan, uyuşmazlığın esası hakkında yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru olmamıştır.Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı görülen hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 27.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.