Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5233 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 24001 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Hatay 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 11/04/2013NUMARASI : 2011/157-2013/129Y.. D.. ve müşterekleri ile A.. B.., Hazine, H.. A.. ve müşterekleri Kanuni Kayyım Hatay Defterdarlığı aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Hatay 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 11.04.2013 gün ve 157/129 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili, davalı Hazine vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25.03.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacılar vekili Avukat H. Ü.ve karşı taraftan davalı Hazine vekili Avukat U. S., davalı Hatay Defterdarlığı kayyım vekili Avukat S. G. T. geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, dava konusu 128 ada 69 parselin vekil edenlerin mirasbırakanı H. kızı Z. S. ile Hazine ve Belediye dışındaki davalılar adlarına kayıtlı olduğunu, muris Z.S.'ın davaya konu taşınmazın 46/128 hissesini 1945 yılında, diğer 46/128 hissesini de 1981 yılında satın aldığını, ancak taşınmazın tamamını ilk satın aldığı tarihte öldüğü 18.09.2004 tarihine kadar nizasız ve fasılasız malik sıfatı ile tasarrufu altında bulundurduğunu, 1937 yılından bu yana taşınmazda intikal işlemi yapılmadığını ve tapu kaydının hukuki kıymetini kaybettiğini açıklayarak TMK'nun 713/2. maddesinde belirtilen olağanüstü zamanaşımı ile taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu belirterek, davaya konu taşınmaz üzerindeki davalılar adına kayıtlı 36/128 hissesinin tapu kaydının iptali ile vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı Hazine vekili; davaya konu taşınmazın 36/128 hissesi maliki olan davalıların bilinmediğini, hayatta olup olmadığı ve mirasçılarının belirlenmesi gerektiğini, zilyetlik için aranan koşulların gerçekleşmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini, davalı Belediye vekili; davaya konu taşınmazın koruma amaçlı imar planına göre içinde geleneksel yapıların mevcut olduğunu, özel mülkiyete konu edilemeyeceğini belirterek davanın reddini, davalı Kayyım vekili de davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgulara ve tüm dosya kapsamına göre; kayıt maliklerinin bilinen kişi olduğu, ayrıca kaçak ve yitik kişilere ait taşınmazların zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığı, TMK'nun 713/1 ve 2.fıkraları gereğince tapunun hukuki değerini yitirdiğinden bahsedilemeyeceği gerekçesiyle, davalı Belediye hakkındaki davanın husumet yokluğundan diğer davalılar hakkındaki davanın esastan reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, duruşma istekli olarak davacılar vekili, duruşmasız olarak tereke kayyımı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu 128 ada 69 parsel, 8.06.1929 tarihinde paylı mülkiyet şeklinde E. L.çocukları C. ile A. mirasçıları adına tespit ve tescil edilmiş, A. mirasçıları adına kayıtlı pay 09.06.1939 tarihinde intikal ederek A. mirasçıları adına paylı mülkiyet şeklinde tescil edilmiş, 14.01.1944 tarihinde 92/128 pay satış yoluyla davacıların murisi Z. S. adına tescil edilmiş, bu pay daha sonra intikaller görmüş olup, dava; A. mirasçılarından A. adına kayıtlı ./. N. adına kayıtlı ./., C. adına kayıtlı 7/128 ve S. adına kayıtlı 7/128 paya ilişkindir.Dava; TMK'nun 713/2. maddesindeki, tapu kaydından malikin kim olduğunun anlaşılamaması ve ölüm nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. TMK.nun 713/2. maddesine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup kural olarak, tapu iptali ve tescil davalarında, dava kayıt malikine, kayıt maliki ölmüş ise, saptanacak mirasçılarına yöneltilerek açılır. TMK.nun 713/2. maddesi uyarınca açılan tapu iptali ve tescil davalarında, taraf teşkilinin yargılama sırasında yerine getirilmesi de mümkündür. Çünkü bu tür davalar kamu düzeni ağırlıklı davalar olup,bir bakıma re’sen araştırma ve inceleme ilkesine tabi bulunmaktadırlar. Davada taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında hüküm kurulamaz (HGK'nun 22.02.2012 tarih, 2011/8-763 E. 2012/85 sayılı kararı) TMK'nun 713/2. maddesinde belirtilen hukuki sebeplerden birine dayanılarak açılan davalarda, bu tür davaların niteliği ve özelliği gereği husumetin yargılama sırasında tamamlanması mümkün ise de kayıt malikine kayyım atanmak suretiyle davanın yürütülmesi olanaklı değildir. Bilindiği üzere, bir davanın görülebilmesi için öncelikle davada taraf teşkilinin sağlanması gereklidir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden haberdar edilmesiyle mümkün olur. HUMK'nun 73. maddesinde; “Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde Hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez,” denilmektedir. Madde metninde açıkça görüldüğü üzere taraflar, yöntemine uygun bir biçimde davet edilmedikçe Mahkemece karar verilemez. Aynı durum Hukuk Muhakemesi Kanunu'nun 27. maddesinde de; “Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi haklarıyla bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler” amir hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu maddede yer alan “hukuki dinlenilme hakkı" tabiriyle 73. maddesindeki durum ifade edilmiştir. Bu hak, Anayasa'nın 36. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Bu hak iddia ve savunma hakkı olarak bilinse de iddia ve savunma hakkından daha geniş ve daha üst bir kavram olarak nitelendirilmektedir.Davacı, dava dilekçesinde TMK''nun 713/2. maddesinde yer alan ölüm sebebine de dayandığına göre, öncelikle Hatay’ın Fransa’ya bağlı olduğu dönem de gözönünde tutularak kayıt maliklerine ilişkin nüfus kayıtlarının eksiksiz olarak getirtilmesi, kayıt maliklerinin hasımlı (hasım Hazine olmak üzere) veraset belgelerinin alınması için davacı tarafa süre ve imkân tanınması, sağ mirasçıları varsa davanın bu mirasçılara karşı yöneltilmesi, taraf teşkilinin bu suretle sağlanması, bu yolla da taraf teşkili sağlanamadığı takdirde ilanen tebliğ yolunun düşünülmesi, mirasçıları yoksa TMK'nun 501. maddesi gereğince son mirasçının Hazine olduğu gözetilerek davaya devam edilmesi, böylece taraf teşkilinin sağlanması, kayıt malikleri veya mirasçılarının davada kayyım vasıtası ile temsil edilemeyeceğinin gözetilmesi, ondan sonra işin esasına girilerek TMK'nun 713/2. maddesindeki olumlu olumsuz koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden göz önünde tutulur. Bu nedenlerle, taraf teşkili sağlanmaksızın işin esası hakkında hüküm kurulması doğru olmamıştır.Kabule göre de HGK'nun 17.02.2011 tarih ve 2010/8-58 E, 2010/78 sayılı kararı uyarınca TMK'nun 713/2. fıkrası gereğince açılan tapu iptali ve tescil davalarında, davayı kaybeden davalı kayıt maliki ya da mirasçılarının yargılama giderleri ile sorumlu tutulamayacağı kabul edilmiş ise de, somut olayda davanın reddine karar verildiğine ve tereke kayyımı vekil ile temsil olunduğuna göre, karar tarihindeki tarife uyarınca kayyım lehine Avukatlık ücreti takdir ve tayini gerekirken bu hususta olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması da hatalıdır.Davacılar vekili ile davalı kayyım vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, HGK'nun 17.02.2011 tarih ve 2010/8-58 E, 2010/78 sayılı kararı uyarınca davacılar lehine Avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK. m. 297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 48,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalıya iadesine, 25.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.