MAHKEMESİ : Ankara 5. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 06/06/2013NUMARASI : 2013/350-2013/783Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R1- İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına HMK'nun 438. ve İİK'nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi;2- Şikayet eden borçlu A.. İ.. vekili İcra Mahkemesi'ne başvurusunda; kamulaştırmasız elatmadan kaynaklanan ilama dayalı başlatılan takipte, 11.03.2013 tarihli yazı ile borçlunun Z.Bankası U. Şubesi nezdindeki hesaplarına haciz konulmasına karar verildiğini ve bu kapsamda ilgili Banka'ya haciz yazısı yazıldığını, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na 5999 sayılı Kanun'un 1. maddesiyle eklenen Geçici 6. ve 6111 sayılı Kanun'un Geçici 2. maddesine göre, kamulaştırmasız elatma nedeniyle hüküm altına alınan tazminatın tahsili için idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilmeyeceğini, öte yandan anılan banka hesabına kamu hizmetlerine tahsisli (projeli işlerde kullan??lmak üzere) ödenekler ve personele ait maaşlar ile diğer kurum ve kuruluşların yatırım vs. hizmetlerinde kullanılmak üzere bütçelerinden gönderilen ödeneklerin yatırıldığını, bu nedenlerle yapılan haciz işleminin İİK'nun 82/1. maddesine ve 6183 sayılı Kanun'un 70.maddesine de aykırı olduğunu açıklayarak, haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Mahkemece, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesinin son fıkrasında yer alan haczedilmezliğe ilişkin düzenlemenin yürürlük tarihinden sonra, hüküm altına alınan kamulaştırmasız elatma nedeniyle tazminat alacaklarının tahsili için anılan maddenin son fıkrası gereği haciz yapılamayacağı, yine 6111 sayılı Kanun'un geçici 2.maddesi Anayasa Mahkemesi'nin 22/02/2013 tarihli 28567 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 01/11/2012 tarihli ve 2010/83 Esas 2012/169 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği ve aynı kararda, iptal kararının Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihten itibaren 6 ay sonra yürürlüğe gireceği hüküm altına alındığından anılan Kanun maddesinin 22/08/2013 tarihine kadar yürürlükte olduğu ve 01/11/1983 tarihinden sonraki döneme ait kamulaştırmasız elatma nedeniyle açılan davalar neticesinde verilen tazminat kararlarına dayanılarak yapılan icra takiplerinde, borçlu idarenin mal, hak ve alacaklarının 22/08/2013 tarihine kadar haczedilemeyeceği gerekçesiyle şikayetin kabulü ile borçlu İl Özel İdaresi'nin T.C. Z.Bankası U. Şube Müdürlüğü'ndeki bulunan hesaplara konulan 11.03.2013 tarihli haczin kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.30.06.2010 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 5999 sayılı Yasa'nın 1. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen Geçici 6. maddesinin 1. fıkrasında; kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle açtıkları davalar sonunda tazminat almaya hak kazanmış olanlar hakkında bu madde hükümlerinin uygulanacağı, son fıkrasında ise bu madde uyarınca ödenecek olan tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceği düzenlenmiş olup, 13.02.2011 tarih ve 6111 sayılı Kanun'un Geçici 2. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesi hükmünün 04.11.1983 tarihinden sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemlerine de uygulanacağı düzenlenmiştir.Ne var ki; 6111 sayılı Kanun'un Geçici 2. maddesi 01.11.2012 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş, iptal hükmü 22.02.2013 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak kamuoyunun bilgisine sunulmuştur.Anayasa'nın 11. maddesinde, Anayasa'nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesi düzenlenmiş, 138. maddesi ise hakimlere herşeyden önce Anayasa'ya uygun olarak hüküm verme yetkisi tanımıştır. Anayasa'nın 11. ve 138. maddeleri, Hakime Anayasa'ya aykırılığı saptanmış, yasa hükmünü iptal kararı yürürlüğe girmemiş olsa bile uygulamama yetkisini hatta yükümlülüğünü vermektedir. Zira iptal edilen hükmün uygulanması, hak arama hürriyetinin içini boşaltma anlamına gelecek ve Hukuk Devleti ilkesi ihlal edilmiş olacaktır.Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi ve Danıştay'ın iptal kararının yürürlüğe girmemiş olması halinde dahi Anayasa'ya aykırılığı saptanmış yasa hükümlerinin uygulanamayacağına işaret eden kararları vardır.Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararını duyurması, iptal edilen Yasa'nın uygulanmasını durdurucu bir tedbir niteliğine bürünmektedir. Karar gerekçelerinin yazımı ve yayımlanmasının uzun süre alması karşısında hiç olmazsa iptal kararının duyurulması, Anayasa'ya aykırı yasa hükmünün uygulanmasını engelleyecektir. (Turan Yıldırım Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İd. Huk. Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi-Amme İdaresi Dergisi, cilt:26)İptal hükmünün Resmi Gazete'de yayımlanmasından 6 ay sonra yürürlüğe girecek olması Kanun Koyucuya Anayasa'ya uygun yeni yasa maddesi hazırlanması için verilmiş süre olup, bu süre iptal hükmünün uygulanmasını engellemeyeceğinden idarenin mal, hak ve alacakları haczedilebilir.Somut olayda; borçlunun hesabına 11.03.2013 tarihinde haciz konulmuştur. Haciz tarihi itibariyle 6111 sayılı Yasa'nın Geçici 2. maddesi iptal edildiğinden ve o tarih itibariyle yürürlükte olan 5999 sayılı Kanun'un Geçici 6. maddesine göre alacağın doğumuna sebep olan idare eyleminin 1983 yılından öncesine ait olduğuna ilişkin iddia ve bilgi bulunmadığından, kamulaştırmasız elatmaya ilişkin eylemin 1983 yılından sonra olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, haciz tarihindeki uygulamaya göre, borçlu İdare'nin haczi kabil mal varlığı üzerine haciz konulması mümkün olup mahkemenin yazılı gerekçesi isabetli olmamıştır.Bu kapsamda; haciz yazısında belirtilen hesap numarasına uygun hesabın ekstrelerinin getirtilerek, hesaptaki paraların mahiyeti ve kaynağı belirlenip, diğer şikayet nedeni kapsamında değerlendirilme yapılarak sonuca gidilmesi yerine, yazılı gerekçeyle hüküm tesisi doğru değildir.SONUÇ :Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, Mahkeme hükmünün yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.