MAHKEMESİ : İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : İstihkakYukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A RDavacı üçüncü kişi vekili, İcra Müdürlüğü’nün 2012/3927 sayılı Takip dosyası ile hakkında icra takibi başlatılan borçlunun kendilerinden tüketici kredisi kullandığını, diğer yandan rehin belgesi ile maaşının 1/4'ünü kendi muvafakati ile rehnettiğini, bunun üzerine taksitlerin yatırılmaması karşısında ilgili Kurum'dan üzerindeki rehin nedeni ile maaşının davacı Banka nezdindeki hesaba gönderilmesinin istendiğini, üzerinde hacizler bulunduğunun bildirildiğini, cevabi yazının 07.02.2013'te tebellüğ edildiğini, belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.Davalı alacaklı vekili, dava konusu haczin borçlunun muvafakati üzerine konulduğunu, ancak başka dosyalardan konulan hacizler nedeni ile gönderilecek bakiye bulunmadığının bildirildiğini, dolayısıyla anılan borç ile ilgili icra dosyasına para yatmadığını, davanın istihkak olarak nitelendirilemeyeceğini, sıra cetveline itiraz olduğunu, rehnin maaşın 1/4'üne ilişkin ileri sürüldüğünü, kendilerinin muvafakat üzerine haciz talep ettikleri kısmın maaşın 100,00.-TL'lık kısmı olduğunu, Yargıtay kararlarına göre alacaklının dayandığı rehne muvafakat yazısının geçerli olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Davalı borçlu, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir.Mahkemece toplanan delillere göre: borçlunun Bankadan kullandığı tüketici kredisi nedeni ile maaşının bir kısmını üçüncü kişi banka lehine rehin verdiği, esasen rehin hakkı banka ve borçlu arasında imzalanan çerçeve sözleşmede yer aldığından borçlunun alacaklısına karşı da ileri sürülebileceği, haczin borçlunun yokluğunda yapılması nedeni ile mülkiyet karinesinin üçüncü kişi yararına olduğu ve ispat yükü altında olan alacaklının iddiasını kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlayamadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile maaş haczinin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. -//- Dava, üçüncü kişi tarafından İİK'nun 96. vd. maddeleri uyarınca "istihkak" davası olarak açılmıştır.Davacı üçüncü kişi Banka, 07.12.2012 tarihli hacze konu maaş hesabı üzerinde borçlu ile imzaladıkları tüketici kredi sözleşmesi nedeni ile rehin ve hapis haklarının olduğunu belirterek istihkak iddiasında bulunmaktadır. Bankaca rehin hakkının banka ile müşterisi (borçlu) arasında imzalanan kredi sözleşmesinde yer aldığı iddia edilmektedir. Nitekim rehin hakkı, banka ve müşterisi arasında imzalanan 07.03.2012 tarihli kredi sözleşmesinin 10. maddesinde yer almaktadır ve bankanın borçlusuna karşı ileri sürebileceği bu hakkını borçlunun alacaklısına karşı da istihkak iddiası olarak ileri sürmesi mümkündür.Diğer yandan davacı Bankanın, dayandığı kredi sözleşmesi kapsamındaki borcun tamamının haciz tarihi itibarı ile ödenip ödenmediği, ne kadarının ödendiği hususları da bilirkişi eli ile saptanmalıdır. Yargıtay’ın ve Dairemiz'in istikrar kazanan uygulaması da bu yöndedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı, 21.09.2011 Tarih, E. 2011/17–51-K. 2011/549) Belirtilen tüm bu hususlar dikkate alınmadan eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı biçimde hüküm kurulması hatalı olmuştur. Kabule göre de; dava konusu hesaptaki (hacizdeki) kesintiye konu para miktarı üzerinde, yasal sorumluluk miktarı toplamı ile sınırlı olarak üçüncü kişi banka lehine rehin ve hapis hakkının bulunduğunun tespitine yönelik hüküm kurulmaması isabetli değildir.Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 26.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.