MAHKEMESİ : Küçükçekmece 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 28/11/2012NUMARASI : 2012/315-2012/882Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A RDavacı üçüncü kişi vekili, Küçükçekmece 1. İcra Müdürlüğü’nün 2011/1314 sayılı takip dosyasında yapılan 30.03.2012 günlü hacze konu menkullerin davacı üçüncü kişiye ait olduğunu, haciz adresinin ve mahcuzların borçlu ile ilgisinin bulunmadığını, iki şirketin faaliyet alanlarının ve adreslerinin farklı olduğunu, alacaklının mahcuzların borçluya ait olmadığını bildiği halde üçüncü kişi ile aralarındaki husumet nedeni ile haczi yaptırdığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini istemiştir.Davalı alacaklı vekili, üçüncü kişi ve borçlu şirketlerin aynı alanda ve aynı adreste faaliyet gösterdiğini, aralarında organik bağ bulunduğunu, istihkak iddiasının alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı olarak ileri sürüldüğünü, sunulan faturaların da istihkak iddiasını kanıtlamaya elverişli olmadığını belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Davalı borçlu, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir.Mahkemece toplanan delillere göre: dava konusu haczin ödeme emrinin tebliğ edildiği yerde yapıldığı, tebligatın usulsüz yapıldığı iddiası ile borçlunun yaptığı şikayet başvurusunun reddedildiği, somut olayda İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, üçüncü kişinin karinenin aksini kanıtlamaya elverişli delilleri sunamadığı, tazminata ilişkin yasal koşulların gerçekleşmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili ve tazminat talebinin reddi yönünden davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1.Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir. İİK’nun 97/13. maddesinde: "Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/11 md.) İstihkak davası üzerine takibin talikine karar verilip de neticede dava reddolunursa alacaklının alacağından bu dava dolayısıyla istifası geciken miktarın (Değişik ibare: 02/07/2012-6352 S.K./19.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere davacıdan tazminat alınmasına hükmolunur. " düzenlemesi yer almaktadır.Buradaki tazminat esasen alacaklı lehine getirilmiş bir gecikme tazminatı olarak nitelendirilmelidir. Alacaklı yararına tazminata hükmedilebilmesi için anılan yasal düzenleme kapsamındaki tüm koşulların bir arada bulunması, buna göre üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddinin yanı sıra teminat karşılığında takibin ya da satışın ertelenmesi kararının da bulunması gerekir. Somut olayda teminat karşılığında yediemin değişikliği kararı verilmiş olup, anılan karar alacaklı yararına tazminata hükmedilebilmesi için elverişli nitelikte değildir. Bu nedenle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2.Dava konusu haciz ödeme emrinin tebliğ edildiği yerde yapılmıştır ve üçüncü kişi ve ile borçlu şirketler arasında organik bağ bulunmakta ise de, bunların kuruluşları borcun doğum tarihinden çok öncedir. İcra takibi, borçlu şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan 2011 yılına ait cari hesap alacağına dayanmaktadır. Üçüncü kişinin borçla ilgisini gösteren bir delil dosyaya yansımamıştır. Bu koşullarda İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesi borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olup, ispat yükü altında olan üçüncü kişi karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahiptir.Davacı, ticaret sicil kayıtları, vergi levhası, vb. delillerin yanı sıra faturalara dayanmaktadır. Mahcuzların büyük bölümünün “T.” marka olduğu haciz tutanağında tespit edilmiştir. Taraflar arasında bu yönde bir ihtilaf da bulunmamaktadır. Davacı üçüncü kişi bunları kendilerinin imal ettiğini iddia ederek faturalar sunmuştur. Bilgisayar, yazıcı vb. türdeki mahcuzlar için de faturalar sunulmuştur. Davacının ticari kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılıp tencere, tava türündeki eşyaların üçüncü kişi tarafından üretilmiş eşya olup olmadığı, yine keşif ve bilirkişi incelemesi ile bilgisayar, yazıcı türündeki eşyaların sunulan faturalar kapsamında kalıp kalmadığı hususları araştırılmadan iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddi isabetli değildir. Diğer yandan mahcuzlardan bir tanesi forklift olup, 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasası’nın 22/c-2 maddesi ve ilgili Yönetmelik uyarınca tescile tabi araçlardan olup, Mahkemece aracın ilgili Ticaret, Sanayi ya da Ticaret ve Sanayi Odası’nda kimin adına kayıtlı olduğu araştırılmadan hüküm tesis edilmiştir. Forklift üçüncü kişi adına kayıtlı ise ve muvazaalı devir yoksa (borcun doğum tarihinden sonra borçlu tarafından davacıya devredilmemişse) haczedilmesi mümkün olmayacaktır. Borçlu adına kayıtlı ya da kimse adına kayıtlı değilse, bu kez anılan mahcuza yönelik istihkak iddiasının kanıtlanamadığının kabulü gerekecektir.Belirtilen tüm bu hususlar dikkate alınmadan eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı biçimde karar verilmesi hatalı olmuştur.Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarıncaBOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde davalıya ve 21,15 TL peşin harcın da istek halinde davacıya iadesine, 16.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.