Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4996 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 4241 - Esas Yıl 2008





Basri ve müşterekleri, müdahil davacılar Selim ile Hazîne ve G... Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair (Urla Asliye Hukuk Hakimliği)'nden verilen 06.11.2007 gün ve 457/308 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili ile davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacılar vekili, imaMhya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle kadastroca tespit dışı bırakılan yerin vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Davaya katılan Selim ve arkadaşları vekili, dava konusu taşınmaz bölümünün vekil edenleri ile davacıların ortak miras bırakanı Bedri'den kaldığını, miras payları oranında hüküm kurulmasını istemiştir. Davalı Hazine vekili, taşınmazın bulunduğu G... Köyünün mübadil Rumlardan kalan yerlerden olduğunu, bu tür yerlerin imar-ihya ve zilyetlik yoluyla kazanılamayacağını savunmuştur. Davalı köy temsilcisi yargılama oturumlarına katılmamıştır. Mahkemece, davanın kabulüne 7034.67 m2 yerin davacılar ile davaya katılanlar adına miras payları oranında tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava kadastroca tespit dışı bırakılan tapusuz taşınmazın imar-ihya ve zilyetlik nedeniyle tesciline ilişkindir. Tescil konusu taşınmaz 1973 yılında cebel niteliğiyle tespit dışı bı-rakılmıştır. Davacılar vekili dilekçesinde, bu yerin vekil edenleri tarafından imar-ihya edildiğini ileri sürmüş, 16.12.2003 günlü dilekçesiyle de bu yerin taksimen vekil edenlerine kaldığını ifade etmiştir. Az önce de açıklandığı üzere davaya katılan gerçek kişiler, bu yerin ortak miras bırakan Bedri'den kalan bir yer olduğunu bildirmişlerdir. Yapılan keşiflerde bir kısım yerel bilirkişi ve tanıklar, dava konusu taşınmaz bölümünün davacılar tarafından imar-ihya edilip kültür arazisi haline getirildiğini ve zilyet olduklarını bildirmiş ise de, davaya katılanların davada yer almaları üzerine yapılan keşiflerde dinlenen tanıklar ve yerel bilirkişilerin bir bölümü, miras bırakandan kalan bu yerin taksimen davacılara kaldığını, onlar tarafından ihya edildiğini, diğer kimseler de bu yerin miras bırakana ait olduğunu bildirmişlerdir. Toplanan delillere göre bu yerin miras bırakan Bedri'den kaldığı hususunda uyuşmazlık bulunmadığına göre, taksim olgusunun davacılar tarafından kanıtlanması gerekir. Her ne kadar tanık ve yerel bilirkişi beyanları arasında bu konuda uyumsuzluk var ise de, mahkemece aykırılığın giderilmesine çalışılmış, bu yön giderilmemiştir. Tüm bu açıklamalar ve dosya içerisindeki ağırlıklı bilirkişi ve tanık beyanlarına göre, bu yerin taksim edilmediği belirlenmiştir. Mahkemece de, taksim yönündeki deliller bu yönde değerlendirildiğine göre, taşınmazın miras bırakan Bedri yönündeki kabulünde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde değildir. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarına gelince; davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın mübadil Rumlara ait G... köyü içinde kaldığını ve bu kişilerden kalan yerlerin zilyetlikle kazanılamayacağını savunmuştur. Hemen açıklamak gerekir ki, bir köyün kaçak ve yitik kişilere ya da mübadil Rumlara ait olması, o köydeki tüm taşınmazların o kişilerden kaldığı anlamına gelmez. Ancak, taşınmaz gerçekten mübadil Rumlardan kalan yerlerden ise, satış, dağıtım ve benzeri işlemlerle niteliği değiştirilmedikçe kazanılması mümkün olmaz. Davacıların dinlettiği yerel bilirkişi ve tanıklar, bu yerlerin Rumlarla ilgisi olmayan cebel niteliğinde bir yer olduğunu bildirmiş iseler de, davacılar ile davaya katılanlar adına tespit ve tescil edilen 1005 parsele uygulanan ve davacıların miras bırakanı Bedri adına yazılı olan 16.10.1956 tarih, 80 nolu tapu kaydı ve 672 tahrir numaralı vergi kaydının güney sınırında dava konusu taşınmaz yönü emvali metruke olarak yazılıdır. Paftaya göre, dava konusu taşınmaz ile 1005 parsel arasında 2455 ve 3336 parseller yer almaktadır. Hükmen Kamil ve arkadaşları adına yazılan 2455 ile aynı nedenle Hazine adına yazılan 3336 parsellere ait hüküm dosyalarında dava konusu taşınmaz yönünün dağıtıma tabi tutulmayan emvali metruke olduğu belirlenmiştir. Davacılar ve davaya katılanlar, miras bırakanları Bedri adına yukarıda tarihi ve sayısı yazılı tapu ve vergi kaydındaki hukuki nitelendirme ve sınırlarla bağlıdırlar. Bundan ayrı, hükmen Hazine ve başka kimseler adına yazılan dava dosyalarının içeriğine göre de, dava konusu taşınmaz bölümünün dağıtılmayan ve kanunlar uyarınca Hazine'ye kalan yerlerden olduğu belirlenmiştir. Tüm bu hukuki olgular karşısında dava konusu yerin imar-ihya, zilyetlik veya benzeri bir yolla gerçek kişiler tarafından kazanılması mümkün olmaz. Mahkemece, bu yönler gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Yukarıdan beri izah edilen sebep ve gerekçelere göre, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK'nın 428. maddesi hükmü uyarınca (BOZULMASINA) ve peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 20.10.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.