Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4919 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 24965 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Muhdesatın aidiyetinin tespiti ... ve müşterekleri ile ... ve.. aralarındaki muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair . Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 04.09.2012 gün ve 48/64 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacılar vekili, dava konusu 1170, 1174, 1176, 1187, 1190 ve 1222 parsel sayılı taşınmazlarda vekil edenlerinin mirasbırakanı ... ile davalıların hisseli olarak malik olduklarını, taşınmazlardaki ortaklığın giderilmesi için dava açıldığını ileri sürerek, taşınmazdaki muhtesatların mirasbırakan tarafından yapıldığının, dikildiğinin ve yetiştirildiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.Davalılar vekili, dava konusu taşınmazların mülkiyetlerinin mahkeme kararları ile tespit edildiğini, davacıların Sulh Hukuk Mahkemesi'nde görülen ortaklığın giderilmesine ilişkin davayı uzatmak için bu davayı açtıklarını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, bozma ilamında belirtilen eksik hususların giderilerek mirasçılar davaya dahil edildiği ve bozma ilamı doğrultusunda hareket edildiği açıklanarak, davanın kısmen kabul kısmen reddine, karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 27.06.2006 tarih ve 2006/1603-2105 Esas-Karar sayılı ilamı ile özet olarak “ 1222 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatlar hakkındaki hüküm usul ve yasaya uygun görüldüğünden, bu taşınmazda yer alan muhdesatlar yönünden hükmün onanmasına, 1776 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatlar yönünden, bu parsel üzerindeki muhdesatlar hakkında 07.07.2000 günlü 1999/68 Esas, 2000/18 Karar sayılı hükümle uyuşmazlığın çözümlendiği, 1176 parsel sayılı taşınmazda yer alan mudesatların tarafların ortak mirasbırakanı tarafından meydana getirildiği belirtiğinden, sözü geçen ilamın güçlü delil niteliğinde bulunduğu saptandığından bu parsel yönünden davanın kabulüne, 1770 parsel sayılı taşınmaz yönünden, taşınmazın kadastro tespitinin 23.06.1988 tarihinde yapıldığı, 07.04.1989 tarihinde de kesinleştiği, eldeki davanın ise 17.09.2002 tarihinde açıldığı, taşınmaz üzerinde bulunduğu öne sürülen muhdesatlardan tespit gününden önce meydana getirilen muhdesatlar ile tespit gününden sonra meydana getirilen mudesatların duraksamasız olarak belirlenmesi, Kadastro Kanunu 12/3 maddesinin gözönünde bulundurulması gerektiği, 1774, 1187 ve 1190 parsel sayılı taşınmazlar hakkında ise; kadastro tutanaklarının hangi tarihte kesinleştiğinin anlaşılamadığı, taşınmazlara ilişkin kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihlerin belirlenerek Kadastro Kanunu 12/3 maddesine göre hak düşürücü süre değerlendirilmesi, hak düşürücü süre geçmemiş ise tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması, avukatlık ücretinin dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden davalıların hissesine düşen miktar bakımından hükmedilmesi.." gerekliliğine işaret edilerek bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yargılama yapıldığı, dava konusu taşınmazlarda bulunan muhtesatların tespitinin ancak keşifle mümkün olacağı, davacı vekilinin 07.07.2008 tarihli celsede vermiş olduğu imzalı beyanında keşif delilinden vazgeçtiği gerekçeleri ile davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, karar verilmiştir. Davacı vekilin temyizi ile Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2009/5731 Esas 2010/1109 Karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiş; verilen onama kararına karşı davacı taraf karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 17.09.2010 tarih 2010/4743-4600 sayılı ilamı ile "..Kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki bulunmadığı gibi 08.11.2003 tarihinde dava açıldıktan sonra öldüğü anlaşılan davalılardan ... mirasçılarının davaya dahil edildikleri, kendilerine tebligat yapıldığı, davalılar vekiline vekaletname vererek davada vekille temsil ettirdikleri, davada taraf teşkilinin sağlanmış olduğu, davacı ... mirasçılarının sair karar düzeltme isteklerinin reddine, ..... davalılardan...'ün 08.11.2003 tarihinde dava açıldıktan sonra öldüğü, mirasçılarının davaya dahil edildikleri ancak gerekçeli karar başlığında davalı olarak ölü ... mirasçıları denilerek mirasçılarının gösterilmesi gerekirken doğrudan ...'ün gösterildiği, ölü kişi hakkında hüküm verildiği, hal böyle olunca gerekçeli karar başlığında davalı olarak ... mirasçılarının gösterilmesi ve mirasçılar hakkında hüküm kurulması gerekirken öldüğü ve davada taraf ehliyeti sona erdiği halde ... hakkında hüküm kurulması isabetsiz olduğundan davacı ...mirasçıları ... ve arkadaşlarının karar düzeltme isteğinin kabulü ile 04/03/2010 tarih 2009/5731-2010/1109 Esas ve Karar sayılı onama ilamının ortadan kaldırılmasına" karar verilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş ve temyiz incelemesine konu yukarıda yazılı hüküm verilmiştir. Kural olarak bozma ilamına uyulmakla davanın tarafları için lehte ve aleyhte usuli kazanılmış hak doğar. Her ne kadar usuli kazanılmış hak usul hukukunda açık bir biçimde düzenlenmemiş ise de, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararlarıyla usuli kazanılmış hakkın varlığı uygulamada kabul edilmiştir. (04.02.1959 gün ve 13/5 YİBK ile 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK). Bu hak mahkemelerce ve Yargıtay'ca ihlal edilemeyeceği gibi uyulan bozma ilamı çerçevesinde karar verilmesi zorunludur. Mahkemece, uyulan bozma ilamı çerçevesinde karar başlığında ölü... yerine mirasçılarını gösterilmesi ve .... mirasçıları hakkında hüküm kurulması gerekirken, belirtilen hususlar yerine getirilmeden hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul, yasa ve bozma gereklerine uygun bulunmayan hükmün HUMK'nun 428. Maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 25.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.