Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4915 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 4092 - Esas Yıl 2007
Kazım ve müşterekleri ile Hazine, Kumgölü Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki mülkiyetin tespiti davasının kabulüne dair (Silvan Asliye Hukuk Hakimliğ'O'nden verilen 21.04.2006 gün ve 177/174 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacılar vekili, baraj göl suları altında kalan 790 parselin vekil edenlerinin mülkiyetinde olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine vekili, su altında kalması nedeniyle tespit dışı bırakılmış olan bu yer hakkındaki davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, istek doğrultusunda davanın kabulüne, 33000 m2 yüzöl-çüme sahip 790 parselin mülkiyetinin davacılara aidiyetinin tespitine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mülkiyetinin tespitine karar verilmesi istenen 13300 m2 yüzölçüme sahip taşınmazın tapulama tutanağında, 30.03.1967 gün 11 numaralı tapu kaydı ve geldilerine dayanılarak 21.12.1986 tarihinde Afife ve arkadaşları adına tespit edilmiş, Ayşe ve arkadaşlarının itirazı üzerine Silvan Kadastro Mahkemesi'nde görülen tespite itiraz davasının yargılaması sırasında taşınmazın baraj göl suları altında kalması nedeniyle 29.11.2002 gün, 81-98 esas ve sayılı kararla tespit dışı bırakılmasına karar verilmiştir. Davacılar; görülmekte olan davada, dava konusu parselin kayıt malikinin mirasçılarından haricen satın ve devraldıklarını belirterek mülkiyetinin tespitine karar verilmesini istemişlerdir. Taşınmazın su altında kalması nedeniyle çevresinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar, dava konusu parselin kayıt malikinin mirasçıları tarafından 30 sene kadar önce davacılara satılıp devredildiğini, davacıların tespit tarihine kadar koşullarına uygun olarak tasarrufta bulunduğunu bildirmişlerdir. Dava konusu taşınmaz su altında kalması nedeniyle kamu emlakine dönüşmüştür. Başka bir anlatımla, böyle bu taşınmaz TMK'nın 715. maddesinde yazılı Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan bir taşınmaz niteliğindedir. Su altında kalması nedeniyle taşınmazın özel mülkiyet şeklinde tapu kütüğüne tescili olanaksızdır. Ancak, tespit tarihine kadar kazanma koşulları oluşmuş ise, mülkiyetinin tespitini istemekte hukuki yararı bulunmaktadır. Davacıların dava haklarının bulunduğunda duraksamamak gerekir. Davacılar iddialarını Hazine'ye karşı kanıtlamakla yükümlüdürler. Uyuşmazlık taşınmaza ilişkin bulunduğuna göre delillerin taşınmazın başında görülerek toplanması ve değerlendirilmesi gereklidir. Ancak, su altında kalmadan önceki evrede toplanan delillere göre davanın sonuçlandırılması da mümkündür. Görülmekte olan davada taşınmaz su altında kalmadan önce toplanmış herhangi bir delil veya inceleme bulunmamaktadır. Su altında kalmasından sonra toplanan delillere göre davanın kanıtlandığı sonucuna varılamaz. Ancak somut olaydaki, tespit karşısında durum farklılık arzetmektedir. Kadastro tutana-ğındaki açıklamalara göre, dava konusu parselin yukarıda tarih ve sayısı yazılı tapu kaydının kapsamında kaldığı görüşünden hareketle tespit yapılmıştır. Bu durumda, taşınmazın tapulu olduğunun kabulü gerekmektedir. Ancak bu tür durumlarda kadastro tespiti sırasında nazara alınan tapu kaydının başka parsellere revizyon görüp görmediğinin araştırılması, revizyon görmemiş ise yüzölçümünün belirlenip, bu miktar kadar mülkiyetin tespitine karar verilmesi gerekir. Hiç şüphesiz, miktar fazlasının zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün ise de, taşınmazın su altında kalmış olması nedeniyle delil toplanmamış bulunduğundan, kayıt miktarı fazlasının da davacılar tarafından kazanıldığı kabul edilemez. Bunlardan ayrı, 790 parsele uygulanan dosya arasındaki tapulama tutanağının, tapu kayıtlarına ilişkin özel sütununda tapu kayıtlarının tarih ve sayısı üzerinde kalemle oynama yapmak suretiyle birtakım değişikliklerin yapıldığı da görülmüştür. Bu yön gözönünde tutularak gerekirse dava konusu parsele revizyon gören tapu kayıtlarının miktarlarının Tapu Sicil Müdürlüğümden istenilmesi, bu kayıtlar başka yere uygulanmamış ise istek de gözönünde tutularak tapu kayıtlarında yazılı miktar kadar yerin davacılar adına tespitine, karar verilmesi gerekmektedir. Yazılı şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan istek gözönünde tutularak 33000 m2 yerin davacıların mülkiyetinde bulunduğunun tespitine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle ve HUMK'nın 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), 18.09.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.