Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4914 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 3973 - Esas Yıl 2007





Davacı-karşı davalı Müslüme ile davalı-karşı davacı Mehmet, davalılar Şerife ve müşterekleri, müdahil Ahmet aralarındaki elatmanın önlenmesi, tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair (Andırın Asliye Hukuk HakimliğO'nden verilen 20.10.2006 gün ve 131/400 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı-karşı davalı Müslüme vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacı-karşı davalı Müslüme, kendisi davalı ve diğer mirasçılar adına paylı olarak yazılı 112 ada 2 parselden yararlanmasına davalı Mehmet'in karşı koyduğunu belirterek elatmasının önlenilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı-karşı davacı Mehmet, 112 ada 2 parselin 1/5 pay sahibi Ahmet'in tapu kütüğünde maliki anlaşılamayan bir kişi olduğunu, diğer ortakların paylarının da taksimle kendisine bırakıldığını belirterek elatmanın önlenilmesi davasının reddine, tapu kaydının iptali ile tümünün adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Davaya katılan Ahmet, 1/5 pay maliki Ahmet'in miras bırakanı olduğunu açıklayarak, bu pay hakkında açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, 1/5 pay maliki Ahmet hakkındaki davanın atiye terkedilmiş olması nedeniyle konusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karşı davalı Şerife, Eşe, Hatice ve Müslüme'nin paylarının iptali ile karşı davacı Mehmet adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine davacı-karşı davalı Müslüme vekili hükmü temyiz etmiştir. Tapu kaydına göre 112 ada 2 parsel kadastro yoluyla 1/5 payı Ahmet, geriye kalan paylar da taraf gerçek kişiler adına tapuya tescil edilmiştir. Davacı Müslüme, adına yazılı bulunan tapulu taşınmazı davalı Mehmet'in tasarruf ettiğini, yararlanmasına karşı koyduğunu belirterek elatmanın önlenilmesi davası açmış, Mehmet de taşınmazdaki diğer ortakların paylarını anlaşarak aldığını, elatmanın önlenilmesi davasının reddine, onlara ait paylara ilişkin tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Dosya arasındaki mirasçılık belgesine göre, davacı Müslüme ile karşı davacı Mehmet ve diğer davalı kayıt malikleri 1978 yılında ölen Ahmet'in mirasçılarıdır. TMK'nın 676. maddesi hükmü uyarınca miras taksim sözleşmesinin geçerli olması için yazılı olarak yapılması gerekir. Ancak kadastrodan önce bir paylaştırma yapılmış ise, bu takdirde yazılı olmasına gerek yoktur. Başka bir anlatımla, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 15. maddesi hükmüne göre; paylaştırmanın her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Kadastro geçtikten sonra yapılacak paylaştırmaların TMK'nın 676. maddesine uygun olarak yapılması gerekir. Toplanan deliller ve dosya içeriğine göre davalının ileri sürdüğü paylaştırmanın kadastro tespitinden sonraki bir evrede yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalı mirasın taksimine dayanarak davalı kayıt malikleri üzerindeki payların iptal ve tescilini isteyemez. Ne var ki, davalılardan Hatice 20.10.2006 günlü yargılama oturumunda davayı kabul etmiş, diğer davalı kayıt maliki Eşe elatmanın önlenilmesi davasında tanık olarak alınan ifadesinde; payının taksimle davalı Mehmet'e geçtiğini belirtmiş ve temyiz dilekçesine verilen cevap layihasında da bu yerde bir hakkının bulunmadığını bildirmiştir. Dava mirasçılar arasında geçtiğine göre, davalı Hatice'nin kabulü geçerli olup, ayrıca verilen hüküm davalı Şerife ve Eşe tarafından temyiz edilmediğinden kendileri yönünden kesinleşmiş olmaktadır. Mahkemece Mehmet'in dava konusu yer üzerinde iyi niyetle yapmış olduğu evin değerinin zeminin değerinden fazla olduğu gerekçesini benimseyerek dava kabul edilmiş ise de, davacının ileri sürmediği bir husus hakkında hakimin inceleme yapıp hüküm kurmuş olması da doğru görülmemiştir. Tüm bu açıklamalar karşısında davacı-karşı davalı Müslüme hakkındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine, taşınmazdan yararlanması mutlak olarak önle-nildiği nazara alınarak elatmanın önlenmesi davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Yukarıda izah edilen sebep ve gerekçelerle davacı-karşı davalı Müslüme vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Müslüme'ye ilişkin hüküm bölümünün (BOZULMASINA) ve peşin harcın istek halinde temyiz eden Müslüme'ye iadesine 18.09.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.