Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4870 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 4148 - Esas Yıl 2007





Selma ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair (İncesu Asliye Hukuk Hakimliği)'nden verilen 10.05.2007 gün ve 274/112 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacı, kadastro çalışmaları sırasında 149 ada 44 parsel numarasıyla Hazine adına tespit ve tescil edilen dava konusu yeri babası Ahmet Ç.'nin 30-40 yıl süreyle tarım aletlerini koymak ve ağaç dikmek suretiyle tasarrufta bulunduğunu ve daha sonra kendisine bağışlayıp teslim ettiğini açıklayarak tapu kaydının iptaliyle adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine vekili, dava konusu parsel üzerinde tespit tarihinden önce davacı ve babası lehine kazanma koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, harman yeri olarak sahiplenilen ve traktör ve diğer tarım aletleri konulmak suretiyle sürdürülen zilyetliğin ekonomik amaca uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 667 m2 yüzölçüme sahip 149 ada 44 parselin kadastro tutanağında Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan bu yeri Cemal oğlu Ahmet Ç.'nin dedesinin kullandığı, 1970 yılından beri hiç kullanılmadığının muhtar ve bilirkişiler tarafından bildirilmesi üzerine 14.06.2002 tarihinde ham toprak niteliğiyle Hazine adına tespit edilmiştir. Yerel bilirkişi ve tanıklar, davacı ve miras bırakanı Ahmet ile kök miras bırakan Ahmet T.'nin dava konusu yeri harman yeri olarak kullandığını, son yıllarda tarım aletleri ve ağaç ve benzeri maddeleri koymak suretiyle zilyetliğini sürdürdüğünü, kadastro tespitinden sonra da davacıya bağışlayıp teslim ettiğini, davacının üzerine ev yapmak suretiyle kullandığını bildirmişlerdir. Davacı dilekçesinde, dava konusu yeri öncesi itibariyle harman yeri olarak kullandığını açıklamamış ise de, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre bu yerin özel harman yeri olarak kullanıldığı, makineli tarıma geçilmesi üzerine tarım aletleri ve sair malzemeler konulmak suretiyle tasarruf edildiği belirlenmiştir. Bu şekilde sürdürülen zilyetlik ve yararlanma TMK'nın 713/1. maddesi karşısında kazanma sağlar. Bu nedenle mahkemenin bu yöne ilişen red gerekçesine katılmak mümkün olmamıştır. Dava konusu taşınmazın kadastro yoluyla Hazine adına tespit ve tescil edildikten sonra davacıya bağışlanıp teslim edildiği bildirilmiştir. Bu durumda, davacının görülmekte olan bu davayı açıp açmayacağının öncelikle çözümlenmesi gerekir. Kural olarak Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan bir yerin başka kimseler tarafından bağış ve devri hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz. Ancak Hazine adına tespit ve tescil tarihinden önce başka bir kişinin mülkiyet hakkı doğmuş, lehine kazanma koşulları oluşmuş ise, Hazine adına yapılan tescil yolsuzlasın Yolsuz tescil durumunda, mülkiyet hakkı doğmuş olan kişinin bu yer üzerindeki zilyetliği devam eder. Zilyet, taşınmazı başkasına bağışlama ve devretme hakkına sahiptir. Başka bir anlatımla, zilyet dava konusu yer hakkında dava açabileceği gibi, dava hakkını da devredebilir. Usul hukukumuzda dava hakkının devrini açıkça düzenleyen bir hüküm bulunmamakla birlikte, teorideki baskın görüşe göre ve uygulamada bu hakkın devri kabul edilmektedir. Somut olayda dava konusu taşınmazın davacıya bağışlanıp devredildiği, davacının üzerine ev yapmak suretiyle zilyetliğini devam ettirdiği toplanan delillerle belirlenmiş bulunduğuna göre, dava hakkını devraldığı ve görülmekte olan davayı açabileceği sonucuna ulaşmak gerekir. Toplanan deliller ve dosya içeriğine göre davacı ve bağışta bulunan babasının tespit tarihine kadar 20 yıldan fazla süreyle ekonomik amaca uygun olarak tasarrufta bulunduğu belirlendiğine göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Davacının temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle ve HUMK'nın 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA) ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 17.09.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.