Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4852 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14027 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : Malatya 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 24/01/2013NUMARASI : 2010/362-2013/40Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARARBorçlu vekili, İcra Mahkemesi'ne başvurusunda; takibe dayanak ilamlardan doğan borcun bir kısmının takip tarihinden önce itfa edildiğini, ayrıca dayanak ilamın boşanma hükmü kesinleşmeden manevi tazminat ve yargılama giderleri bakımından takip başlatılamayacağını açıklayarak itfa edilen miktar ve bu miktara işleyen faiz ile manevi tazminat ve yargılama giderlerine ilişkin bölümüne yönelik takibin/icra emrinin iptalini istemiştir. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda; Malatya 7. İcra Müdürlüğü'nün 2010/3710 Esas sayılı dosyasındaki takibin 2.000,00 TL manevi tazminat yönünden iptaline, kalan kısım yönünden başvurunun reddi ile takibin aynen devamına karar verilmiştir. Hüküm, borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla yürürlükte bulunan HUMK’nun 443/4. maddesine (6100 s. HMK. m. 367/2) göre aile ve şahsın hukukuna ilişkin ilamlar kesinleşmedikçe infaz edilemez. Ayrıca boşanma kararının eklentisi olan yoksulluk nafakası, tazminat, vekalet ücreti ve yargılama giderine yönelik hükümleri de aynı kurala tabidirler. Boşanma ilamı daha önce kesinleşmiş ise iştirak, yoksulluk nafakası, tazminat, vekalet ücreti ve yargılama gideri isteklerinin takibe konulabilmesi için nitelikleri gözetildiğinde kesinleşmeleri gerekli değildir (HGK. 28.2.2001 tarih 2001/12-206 E. 2001/217 K.) Anılan Yasa maddesinde tedbir nafakasının infazı ilamın kesinleşmesine bağlı tutulmamıştır.Öte yandan; HGK'nun 05.04.2000 tarih ve 2000/12-739 E. - 746 K. Sayılı kararında belirtildiği üzere, ilamda faize ilişkin hüküm bulunmaması halinde, icrası kesinleşmesine bağlı olmayan ilamlarda karar tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un 1. maddesi koşullarında değişen oranlarda yasal faiz istenebilir. Bundan ayrı; nafaka alacağı muaccel hale gelmedikçe faiz işlemez.Somut olayda, takip konusu Malatya 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 26.02.2004 tarihli 2003/106 Esas ve 2004/115 Karar sayılı tedbir nafakası ilamında, dava tarihi 04.02.2003'den itibaren toplam 250 TL (100 TL alacaklı kadın – 150 TL müşterek çocuk lehine ) nafakanın tahsiline karar verildiği, faize ilişkin bir hükmün bulunmadığı, bu ilamdan sonra açılan Akçadağ Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesi'nin 25.03.2010 tarih 2009/111 Esas ve 2010/33 Karar sayılı davası sonunda Mahkemece tarafların boşanmalarına ve Malatya 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2003/106 Esas ve 2004/115 Karar sayılı dosyasında kadın ve müşterek çocuk için hükmedilen toplam 250 TL tedbir nafakasının 500 TL'ye (kadın yönünden 100 TL, müşterek çocuk yönünden 150 TL arttırılarak) çıkartılmasına ve karar kesinleştikten sonra yoksulluk ve iştirak nafakası olarak devamına karar verildiği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık konusu takip 07.06.2010 tarihinde başlatılmıştır. Bu durumda, 04.02.2003 tarihinden 26.02.2004 tarihine kadar biriken aylık 250 TL tedbir nafakası toplam miktarı yönünden 26.02.2004 tarihinden itibaren faiz istenebilecektir. Yine; 26.02.2004 ile 25.03.2010 tarihleri arasında aylık 250 TL ve 25.03.2010 ile takip tarihi olan 07.06.2010 arası yönünden aylık 500 TL tedbir nafakası yönünden ise, nafaka alacağı muaccel hale gelmedikçe faiz işlemeyeceği gözetilerek, her ay için ve doğduğu ay nazara alınarak nafaka miktarı bakımından faiz hesabı yapılması gerekecektir. Öte yandan, faiz miktarının hesabında yıl 365 gün kabul edilmelidir. Yine, gerek 818 gerekse 6098 sayılı Yasa'lar kapsamında ödemede temerrüde düşüldüğü durumlarda, kısmi ödemelerin öncelikle ödeme tarihlerine göre biriken faizden mahsup edileceği tartışmasızdır. Az yukarıda değinilen ilkelere aykırı olarak; düzenlenen bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.Kabule göre de; icra takibinde istenilen ve şikayete konu edilen 336,95 TL yargılama gideri bakımından olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmamıştır.Borçlunun temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 21.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.