Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4848 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22097 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 15. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 17/05/2012NUMARASI : 2012/172-2012/568Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A RTakip dayanağı Üsküdar 3. İş Mahkemesi'nin 2009/432 Esas ve 2011/367 Karar sayılı ilamında kıdem tazminatının 19.11.2008 ve fazla mesai ücretinin 21.01.2009 tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Borçlu vekili İcra Mahkemesine başvurusunda, icra takibinde asıl alacaklara işlemiş faiz hesabında uygulanan faiz oranının bu şekilde de istenilen işlemiş faiz miktarının fazla olduğunu ileri sürmüştür.HGK'nun 20.09.2006 tarih, 2012/594-534 Esas ve Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere; bu durumda kıdem tazminatı ve fazla mesai ücreti için Mahkemece yapılacak iş; tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması, hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması şeklinde olmalıdır. Alacaklı vekilince, dosyaya Türk Ekonomi Bankası'nın faiz oranlarını gösterir belge sunulmuştur. Bu kapsamda, alacaklı vekilinin anılan bankanın faiz oranlarını bildirdiğinin kabulü gerekir. Ne var ki, dosyaya sunulan faiz oranlarından hangilerinin fiilen uygulanan faiz oranları olduğu anlaşılamamaktadır. Bu nedenle, Türk Ekonomi Bankası'nca ilgili dönemlere ait mevduata fiilen uygulanan faiz oranlarının getirtilerek, bu kapsamda denetime olanak verecek şekilde düzenlenen bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesi gerekirken, bu ilkeye uygun olmayan bilirkişi raporu ile hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 21.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.