MAHKEMESİ : Erzincan Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 10/04/2013NUMARASI : 2013/188-2013/343A.. S.. tarafından açılan mirasçılık belgesi istemi davasının reddine dair Erzincan Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 10.04.2013 gün ve 188/343 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A RDavacı, Erzincan Kadastro Mahkemesi'nin 1991/8 Esas sayılı dosyasından verilen yetki belgesi gereğince G.oğlu B.. Y..’a ilişkin mirasçılık belgesinin verilmesini istemiştir.Mahkemece, mirasçılık belgesi istenilenin mirasçılarını gösterir nüfus kayıtlarına ulaşılamadığı, davanın yetki belgesine istinaden açılması nedeniyle tanıkla da ispat edilemeyeceği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesine ekli Erzincan Kadastro Mahkemesi'nin 31.01.2013 tarihli yazısında; görülmekte olan dava nedeniyle taraflardan A.. S..’a G. oğlu 1332 doğumlu B.. Y..’ın veraset ilamını çıkarması için yetki verildiği bildirilmiştir. Yetki belgesine dayalı açılan davada, Nüfus Müdürlüğü tarafından B.. Y..’ın 1.5.1962 de, eşi Esma’nın ise 28.6.2008 tarihinde öldüğü, Bayram’ın anne, baba ve çocuklarını gösterir nüfus kayıtlarına ulaşılamadığının belirtilmesi üzerine dosya üzerinde yapılan inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 598. maddesi hükmünde başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, Sulh Mahkemesi'nce mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verileceği, mirasçılık belgesinin geçersizliğinin her zaman ileri sürülebileceği açıklanmıştır. Yine, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 575. maddesi hükmüne göre miras ölümle açıldığı gibi, aynı Kanun'un 30.maddesi hükmüne göre de doğum ve ölüm, nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde, gerçek durumun her türlü delille kanıtlanmasının mümkün olduğu düzenlenmiştir. Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda taraflarca hazırlama ilkesi geçerli olup, hâkim tarafların talepleri ile bağlıdır. Hâkim, talepte bulunan tarafların iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü deliller ile yetinerek karar vermek zorundadır. Çekişmesiz yargıya tabi davalarda ise re’sen araştırma prensibi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir. Somut olayda; davacı yukarıda esası yazılı Kadastro Mahkemesi'nde derdest davada G.oğlu B.. Y..’ın mirasçılık belgesinin temini için yetkilendirilmiştir. Veraset davalarında, irs ve nesep ilişkisinin nüfus kayıtlarının yanında tanık ve diğer delillerle kanıtlanması mümkün bulunduğuna göre, mahkemece davacı tarafa delillerini sunması için süre ve imkan verilmesi, davacının delil sunması halinde usulüne uygun olarak toplanması, Erzincan Kadastro Mahkemesi'nin 1991/8 Esas sayılı dosyasının getirtilmesi ve dosya içinde mevcut bilgi ve belgeler incelenerek B.. Y..’ın mirasçılarının tespitine çalışılması, ondan sonra dosya kapsamı ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonucu yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın temyiz eden davacıya iadesine, 20.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.