Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4504 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16798 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İstanbul 16. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 04/04/2013NUMARASI : 2011/696-2013/420Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARARBorçlu vekili, vekil edeni aleyhine başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takipte İcra Mahkemesi'nden; borçluya gönderilen tebligatların usulsüz olduğunu icra takibinden 14.06.2011 tarihinde haberdar olunduğunun kabulüne karar verilerek, takibe konu ipotek kesin borç içermediğinden borçlu hakkında ilamlı takip yapılamayacağını, talep edilen asıl alacağın hatalı olduğunu, usulüne uygun ihtarname tebliğ edilmediğinden temerrüt faizi işletilemeyeceğini açıklayarak, takibin iptalini istemiştir.Mahkemece, takip tarihi itibariyle tarafların ipotek belgesinde belirttiği adrese yapılan tebligatın geçerli olduğu, Gebze İcra Mahkemesi'nin karar gerekçesiyle bağlı bulunulmadığı gibi ihalenin feshi isteminin ret edilmesi nedeniyle borçlunun usulsüz tebligat iddiasıyla dava açmakta hukuki yararının kalmadığı gerekçesiyle borçlunun şikayet ve itirazlarının reddine karar verilmiştir.Kural olarak, İcra Mahkemesi kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeseler de kendi aralarında bağlayıcıdırlar.Somut olayda; borçlu tarafından aynı takipte tebligatların usulsüzlüğü iddia edilerek ihalenin feshi davasının açıldığı, Gebze İcra Hukuk Mahkemesi’nin 05.06.2012 tarih 2011/498 Esas-2012/468 Karar sayılı ilamı ile icra emri, kıymet takdir raporu ve satış ilanı tebliğ işlemlerinin usulsüz olduklarının kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece, borçlunun icra emri tebliğinden öğrendiğini iddia ettiği 14.06.2011 tarihinde haberdar olduğu ve süreye tabi istemleri yönünden süresinde Mahkemeye başvurduğu gözetilerek, diğer şikayet ve itirazlarının esasının incelenmesi gerekirken yazılı gerekçelerle reddine karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 18.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.