Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4449 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8430 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : Kaş Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 05/12/2012NUMARASI : 2007/193-2012/467Hazine ile H.. A.. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Kaş Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 05.12.2012 gün ve 193/467 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARARDavacı Hazine temsilcisi, dava dilekçesinde özetle; dava konusu ( 213 ada 3 parsel) 112 ada, 3 parsel sayılı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, bu yerde imar ve ihya çalışmalarının yapılmadığını, kayalık, çalılık ve taşlık niteliği dikkate alınarak davalı adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, kadastro tespitinin doğru olduğunu, davanın reddini savunmuştur.Davaya dahil edilen kişilerden bir kısmının vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, yapılan keşif, dinlenen taraf tanıklarının beyanları ile bilirkişi raporları dikkate alınarak; krokide B rumuzu ile gösterilen alan içerisinde kenarı duvarla çevrili evin bulunduğu ve iskan alanı olarak kullanıldığı, A rumuzu ile gösterilen alanda uzun yıllardan beri tarım yapılmamış olduğu, ancak, tapu malikince tarım yapılmaması ve atıl bırakılmasının bu yerin Devletin hük??m ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu göstermeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde Hazine temsilcisi tarafından dilekçesinde yazılı nedenlerle temyiz edilmiştir. Toplanan deliller tüm dosya kapsamından; dava konusu 112 ada 3 nolu parsele ilişkin kadastro tutanağının onaylı fotokopisi getirilmiştir. Bu taşınmazın belgesizden, 34 tahrir nolu vergi kaydı esas alınarak, arsa niteliğiyle, 1127,57 m2 olarak, 18.12.2002 tarihinde, paylı mülkiyet üzere M. Ö. ve beş arkadaşı adına tespit gördüğü, itiraz üzerine Komisyonun kararlarının dosyada bulunduğu en son olarak tutanağın 30.01.2007 tarihinde kesinleştirildiği görülmüştür. Komşu bir kısım parsellere ilişkin kadastro tutanakları ve revizyon gören kayıtlar dosya içerisindedir. Keşif yapılmıştır. Keşifte görevli ziraatçi bilirkişi; fen bilirkişinin krokisinde A harfi ile gösterilen bölümün makilik niteliğinde bulunduğunu, B harfi ile işaretli kısmın tarım arazisi niteliğinde olmadığını rapor etmiştir. Orman bilirkişileri, müşterek raporlarında dava konusu yerin fen bilirkişi krokisinde A ile gösterilen kısmının %12 'den fazla eğimli makilik niteliğinde olduğunu, B rumuzu ile işaretli kısmın ise zeytinlik vasfında bulunduğunu açıklamışlardır.Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin bilgisi dahilindedir. Uyuşmazlık, kadastro çalışmalarında paylı mülkiyet olarak davalı ve dahili davalılar adına senetsizden, tespit ve tescili yapılan nizalı yerin imar, ihya ve zilyetlik ile iktisap edilip edilmeyeceğinde toplanmaktadır. Dosyada mevcut ziraatçi bilirkişi ile orman bilirkişilerinin kroki ve raporları incelendiğinde, nizalı taşınmazın A rumuzu ile gösterilen kısmının Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu bu yerin eğiminin % 12'den fazla ve makilik niteliğinde bulunduğu, B rumuzu ile gösterilen kısmın ise tarım arazisi olmayıp zeytinlik vasfı dikkate al??ndığında bu yerlerde imar ve ihya olgusunun tamamlanmadığı, makilik yerin eğimi dikkate alındığında orman makiliği niteliğinde olduğu, bu durumda bu gibi yerlerin imar, ihya ve zilyetlik ile kazanılmasının olanaklı olmadığı dikkate alındığında bu gibi yerlerin TMK.nun 718 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17.maddesi dikkate alınarak Hazine'nin davasının kabulü ile A harfiyle gösterilen 403,34 m2 yerin makilik niteliğiyle, B harfi ile gösterilen 738,85 m2'lik yerin tarıma elverişli arazi olmadığı vasfıyla tescil harici bırakılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.Davacı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 18.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.