Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4445 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15988 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : Sincan 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 27/10/2011NUMARASI : 2011/571-2011/361G.. T.. ile M.. Ö.. ve İ.. A.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Sincan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 27.10.2011 gün ve 571/361 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı İ.. A.. vekili ile davalı M.. Ö.. tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, evlilik birliği içinde satın alınarak davalı eş M.. Ö.. adına tescil edilen dava konusu 45387 ada .. parseldeki 14 numaralı bağımsız bölümü muvazaalı olarak diğer davalı İ.. A..'a devredildiğini açıklayarak tapu kaydının iptali ile davalı M.. Ö.. adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı M.. Ö.., mal kaçırma amacı olmadığını, ticaret ile uğraştığını, iflas etmesi nedeniyle dava konusu taşınmazı borçlarını ödemek için sattığını beyan etmiştir.Davalı İ.. A.. ise teyzesinin oğlu olan diğer davalının ekonomik sıkıntısı nedeniyle taşınmazı satışa çıkarması üzerine değerinden fazla bedelle satın aldığını muvazaa iddiasının gerçek dışı olduğunu belirtereke davanın reddini savunmuştur.Aile Mahkemesi'nin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi üzerine, Alie Mahkemisinde yargılama devam ederken davacı vekili sunmuş olduğu 26.05.2009 havale tarihli dilekçesinde davalı M.. Ö..'nün bir başka kişi ile evlendiğini, ancak boşanma davasında müşterek çocukları için bağlanan nafakaların ödenmediğini, boşanma kararının infazı için Ankara 11. İcra Dairesi'nin 2009/6170 Esas sayılı dosyası ile açıklanan hususun sabit olduğunu, icra dosyasının yenilenmekle yeni esas numarası aldığını., davalının çocuklara hiçbir katkıda bulunmadığını bildirmiştir. Mahkemece, 28.05.2009 tarihli karar ile davalılar arasında yapılan 09.11.2006 tarih, 23025 yevmiye nolu satış işleminin iptali ile taşınmazın davalı M.. Ö.. adına hükmen tapuya tesciline karar verilmiştir.Hükmün davalılar tarafından temyizi üzerine Dairemizin 09.12.2010 tarih, 2010/6126 -5955 Esas ve Karar sayılı ilamı ile; dava mal rejiminin tasfiyesi sonunda doğması muhtemel alacak hakkının ortadan kaldırılmasına yönelik muvazaalı devir iddiasına dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Muvazaa irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olup böyle bir iddia karşısında asıl olan taraflların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır (BK. m.18). Davacının şahsi hakkına dayanarak açtığı veya açabileceği mal rejiminin tasfiyesi ile hak edebileceği alacağının tahsilini sağlamak için böyle bir davayı açmakta hukuki yararı mevcuttur. Davanın açıklanan niteliğine göre Borçlar Kanunu'nun genel hükümlerine göre uyuşmazlığın genel mahkemede çözümlenmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur. Bozma kararına uyularak yapılan yargılamanın 27.10.2011 oturumunda davacı vekili davayı açmakta amaçlarının boşanma davasında hüküm altına alınan tazminat ve nafaka alacaklarının tahsilini sağlamak olduğundan mal kaçırmak amacıyla yapılan tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Aynı oturumda hazır bulunan davalı M.. Ö.. ise ekonomik Yönden borcu ödeyemez duruma düştüğü için taşınmazı diğer davalıya satmak zorunda kaldığını, satış tarihinde davacının nafaka ve tazminat alacağının bulunmadığını beyan etmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne İİK'nun 283/1 maddesi gereğince davacıya asıl alacak ve fer'ilerini karşılamaya yeter miktarda dava konusu taşınmazın haczi ve satışı için yetki verilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.İptal davaları borçluların mallarına alacaklılardan kaçırmak için yaptıkları tasarrufların iptali için açılır. İptal davası, dava konusu malın aynına ilişkin bir aynı dava olmayıp şahsi bir davadır. Bu dava ile malın mülkiyetinin davalıdan alınarak borçluya dönmesine karar verilmemekte sadece alacaklı davacı, malın bedelinden alacağını alma yetkisini elde etmektedir. Başka bir deyişle davacının hakkı aynı değil şahsi sonuç doğuracağından muvaazalı işlemin kanıtlanmsı durumunda, tapunun iptaline değil İİK'nun 283/1 maddesi benzetme yoluyla (kıyasen) uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın taşınmazın satışına karar verilecektir.Dava konusu olay yukarıdaki açıklamalar ile birlikte değerlendirildiğinde davacı G. Ö. tarafından davalı M.. Ö.. aleyhine 06.11.2006 tarihinde açılan boşanma davasında 40.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminat ve davacı ve müşterek iki çocuk için 200,00'er TL nafaka talebinde bulunmuştur.Şereflikoçhisar Aile Mahkemesi'nin 10.05.2007 tarih, 2006/237 Esas, 2007/88 Karar sayılı karar ve Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 15.12.2008 tarihli onama ilamı ile kesinleşen kararında nafaka ve manevi tazminata hükmedilmiştir. Dava konusu taşınmaz ise boşanma davasının açılmasından çok kısa süre sonra satılmış olup, davalılar teyze çocuğudur. Taşınmazın satış tarihindeki değer 40.000,00 TL olduğu halde 11.000,00 TL bedelle satılması da edimler arasındaki fahiş farkı göstermektedir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden davalılar arasında yapılan satış işleminin muvazaalı yapıldığı, alacağı karşılıksız bırakma amacıyla işlemin gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, muvazaa iddiası gözetilerek dosya içindeki tarafların beyanları ile birlikte icra dosyaları hakkında davacı tarafın açıklamalarınada başvurularak davacının dava tarihi ve halen davalıdan alacağı olup olmadığı ve miktarının açıklığa kavuşturularak, ödenmemiş borçlarla ilgili tespit yapıldıktan sonra karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.Açıklanan nedenlerle, davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 149,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı İsmet'e, 148,00 TL peşin harcın istek halinde davalı Mustafa'ya iadesine, 18.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.