Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4333 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17103 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Malatya 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 13/03/2013NUMARASI : 2013/39-2013/131Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R İİK.nun 153. maddesinde; "İpotekle temin edilmiş ve vadesi gelmiş bir alacağın borçlusu icra dairesine müracaat1a alacaklısının gaip ve ikametgahının meçhul bulunduğunu veya alacağı almaktan ve ipoteği çözmekten imtina ettiğini beyan ederse icra dairesi 15 gün içerisinde daireye gelerek parasını almasını ve ipoteği çözmesini alacaklıya usulüne göre tebliğ eder" 2.fıkrasında ise "vadesi gelmeyen borcun ipotek senedi mucibince işlemiş ve işleyecek bütün faizleri ile birlikte tediyesini deruhte eden borçlu hakkında da yukarıdaki hüküm cereyan eder" düzenlemesi yer almaktadır. İleride gerçekleşecek veya gerçekleşmesi muhtemel olan bir alacağın teminatı olarak tesis edilen ve Medeni Kanun'un 851 ve 881. maddelerinde ifadesini bulan azami meblağ ipoteğinde (üst sınır ipoteği) borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan taşınmazların ne miktar için teminat teşkil edeceği ipotek akit tablosundaki limitle sınırlanabilir. Medeni Kanun'un 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan ana borç, faiz, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan toplam borç miktarının bu limiti aşması mümkün değildir. HGK.nun 1989/11 -294 E. ¬1989/378 K. ve 24.05.1989 tarihli kararında da yukarıdaki kural benimsenmiştir. İpoteğin üst sınır ipoteği olması halinde borçlu sadece ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olmak üzere sorumludur. Talep konusu Diyarbakır Tapu Sicil Müdürlüğü'nce düzenlenen 23.02.1983 tarih ve 393 yevmiye numaralı ipotek akit tablosunun incelenmesinde,''...taşınmazın tamamının Ü.Gıda ve S. San. A.Ş' den veresiye alacağı emtia bedelinin teminatı olarak fekki şirketçe bildirilinceye kadar birinci derecede ve sırada bila faizle 2.257.014 TL ye karşılık Ü.Gıda ve S. San. A.Ş' ye ipotek edildiğinin...'', bu haliyle ipoteğin limit ipoteği olarak tesis edildiği görülmektedir. Bu durumda taşınmazın sorumluluğu ipotek limiti ile sınırlı olup, borçlu tarafından ipotek limiti olan (2.257.014 TL) (eski) 2.26 YTL'nin 17.12.2012 tarihinde icra müdürlüğüne yatırıldığı ve çıkartılan muhtıranın alacaklıya 03.01.2013 tarihinde tebliğ edildiği, bu muhtırada ipoteğin 15 gün içerisinde çözülmesi ihtarında bulunulduğu anlaşılmaktadır. İpotek akit tablosunda "fekki şirketçe bildirilinceye kadar" şeklindeki muaaceliyet koşulu ve borcun vadesinin gelmemiş olması alacaklının borçlu hakkında başlatacağı takipte nazara alınır. Anılan maddenin 2. fıkrasında yerverildiği üzere borçlu ipotek limitinin tamamını karşılar, bedeli yatırırsa ipoteğin fekkini her zaman isteyebilir. O halde, Mahkemece, anılan madde hükmü doğrultusunda icraya yatan paranın alacaklı namına hıfzına ve ipotek kaydının terkinine karar verilmesi gerekirken, alacaklının ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapması halinde gözönünde bulundurulabilecek nedenlerle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3.maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 17.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.