Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 432 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 5175 - Esas Yıl 2012





H.. K.. ile M.. K.. aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair İzmir 5. Aile Mahkemesi'nden verilen 04.04.2012 gün ve 1045/307 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Davacı vekili, evlilik birliği içerisinde edinilen İzmir İli Seferihisar ilçesinde bulunan 402 parsel ile İzmir İli Buca ilçesindeki 42202 ada 2 parsel sayılı taşınmazlara vekil edeninin ziynetlerini ve çalışarak elde ettiği geliri ile evlenmeden önceki birikimlerini vermek suretiyle katkı sağladığını açıklayarak fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak üzere şimdilik 25.000 TL'nin dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalıya dava dilekçesi ve duruşma günü usule uygun bir biçimde tebliğ edilmiş olmasına rağmen yargılama oturumlarına katılmamıştır. Mahkemece, davacının katkısının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar 03.12.1992 tarihinde evlenmişler, 19.08.2011 tarihinde İzmir 1. Aile Mahkemesi'nin 2011/827-1176 Esas ve Karar sayılı dosyasında açılan boşanma davasının kabulle sonuçlanması üzerine 20.01.2012 tarihinde kesinleşen hükümle boşanmışlardır. Eşler arasında mal rejimi TMK'nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejimi, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 19.08.2011 tarihine kadar 4722 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince eşler arasında başka mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğinden TMK'nun 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Dava konusu 402 parsel sayılı taşınmaz 07.01.1998 tarihinde satın alınmak suretiyle davalı eş adına tescil edilmiş, ardından 26.09.2008 tarihinde satış ve devirle dava dışı 3. kişiye intikal ettirilmiştir. 42202 ada 2 parsel ise 01.09.1995 tarihinde satın alınarak davalı adına kaydedilmiştir. Davacı, dava konusu taşınmazların edinilmesine, Norveçte çalışarak elde ettiği gelirlerini, ziynetleri ve evlilik öncesinde yapmış olduğu birikimleri ile katkıda bulunduğunu ileri sürerek katkı payı alacağı isteğinde bulunmuştur. Davalı cevap vermemiştir. Mahkemece evlilik birliği içerisinde edinilen mallara davacının katkısının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazların edinim tarihleri itibariyle eşler arasında 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi hükmü uyarınca mal ayrılığı rejimi geçerli olduğundan uyuşmazlığın Borçlar Kanunu'nun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekir. Buna göre, eşlerin birbirlerinin mal varlıklarının edinilmesine katkılarının kanıtlanması durumunda, katkı oranında alacak hakkı doğar. TMK'nun 6 ve 222. maddeleri gereğince herkes iddiasını ispat ile yükümlüdür. Somut olayda, davacı vekili, taşınmazların edinilmesine vekil edeninin çalışarak elde ettiği geliri, ziynet eşyaları ve evlenmeden önceki birikimleri ile katkı sağladığını ileri sürmüş, bu hususun ispatı için 11.02.2009 tarihli delil listesi sunmuştur. 21.11.2011 tarihli makbuzla davacıdan gider avansı da alınmıştır. Mahkemece delil listesinde bildirilen deliller toplanmamıştır. 04.04.2012 tarihli yargılama oturumunda davacı vekili, vekil edeni ile irtibat kurmakta güçlük çektiğini o nedenle şimdilik bildireceği tanığın bulunmadığını açıklamış ise de, anılan beyan tanık delilinden vazgeçildiği anlamı taşımamaktadır. Davacının çalıştığı iş yerine ilişkin adres ve tarih bilgileri Mahkemeye sunulmuş olmasına rağmen mahkemece belgeler getirtilmemiştir. Şu halde Mahkemece yapılacak iş; davacının delil listesinde bildirdiği delillerin toplanması, tüm gelir belge ve bilgilerinin evlenme tarihlerinden başlayarak dava konusu taşınmazların edinildiği tarihleri de kapsar biçimde eksiksiz olarak getirtilmesi, tanıklarını bildirmesi için taraflara süre ve imkan tanınması, (HMK'nun 240 md.) bildirilen tanıkların usulüne uygun biçimde çağrılmak suretiyle dinlenilmelerinin sağlanması, (HMK'nun 243 md) toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde katkı payı alacağı isteğine ilişkin olarak hüküm kurulması gerekirken, hiçbir araştırma ve inceleme yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulü ile Usul ve Yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 21.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.