Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4298 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 15067 - Esas Yıl 2012





Davacı Meliha vekili ile davalı H... İsviçre’de boşandıklarını ve bu kararın Türkiye’de tenfiz edildiğini, tarafların evlilik birliği içerisinde birlikte edindikleri ve davacının çalışarak elde ettiği gelirle katkı sağladığı ancak davalı adına tapuya tescil edilen Çivril 299 ada 2 parsel ve üzerindeki bir işyeri iki adet meskenden oluşan taşınmazın Hidayet tarafından mal kaçırma amacı ile muvazaalı şekilde diğer davalı C.. Y..'e devredildiği, C... ile H...in akraba olduğunu açıklayarak 299 ada 2 parselde kayıtlı taşınmazın üzerindeki bina ile birlikte davalı C... adına olan kaydının yarı hissesinin taraf muvazaası hukuksal nedenine dayanarak iptali ile davacı adına tesciline, bu mümkün olmaz ise taşınmazın içindeki işyeri ve iki adet meskenlerin gerçek değerinin yarısının boşanma kararı gereğince şimdilik fazla hakları saklı kalmak üzere en az 40.000 TL'nin H....’ten alınarak davacıya katkı payı alacağı olarak verilmesine, tapu kaydı iptal edilmez ise taşınmazın içindeki işyeri ve iki adet meskenlerin bilirkişilerce tespit edilecek gerçek değerinin fazla hakları saklı kalmak kaydı ile yarısının MK'nun 241. m'ye dayanarak devralan 3. kişi davalı C.. Y..’den tenkisine karar verilmesini istemiş, harcını yatırdığı 31.01.2012 tarihli dilekçesi ile talebini 90.000 TL olarak ıslah etmiştir.Davalılar (H... ve C...) vekili, davanın haksız, H...’in C...’e satışının geçerli ve C...’in iyiniyetli olduğunu, davacının evin satışından yeni haberdar olmadığını, yabancı Mahkemede boşanma sırasında kendilerine bu konuda sorular sorulduğunu ve İsviçre’deki Mahkemede evin bedeline ilişkin olarak da karar verildiğini, kararın tenfiz edilerek kesinleştiğini, H...’in evden kaynaklanan borcu ödemeye devam ettiğini, H...in C...’e sattıktan sonra C... tarafından eve tamirat ve tadilat yapıldığını, gerek tapu iptali ve tescil gerek mal rejiminden kaynaklanan talebin yerinde olmadığını, MK'nun 241. m. göre C...’den talepte bulunulamayacağını, ortada malvarlığının kalmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava Çivril Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görülerek çözüme kavuşturulmuştur. Davacının dava dilekçesinde, muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil, bu mümkün görülmediği takdirde katkı payı alacağı ile TMK’nun 241. maddesine dayalı alacak isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacının boşandığı eşi Hidayet ile Cengiz arasında gerçekleştirildiği ileri sürülen muvazaalı işlem davacı yönünden haksız eylem niteliğinde bulunduğuna göre, tapu iptali ve tescile yönelik istek bakımından uyuşmazlığın çözüm yeri genel muvazaa kapsamında dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'nun 1 ve devamı maddeleri ile 818 sayılı BK'nun 18. (TBK.m.19) maddesi gereğince Genel Mahkemelerdir. Aile Mahkemeleri'nin bu tür davalara bakma görev ve yetkileri bulunmamaktadır. Katkı payı alacağı ile TMK’nun 241. maddesine dayalı isteğin ise 4787 sayılı Aile Mahkemeleri'nin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanununun 4. maddesinde yazılı; 4721 sayılı TMK'nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (TMK'nun m.118-395) maddelerinden kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesi'nde (veya Aile Mahkemesi sıfatı ile) bakılacağına ilişkin olan düzenleme nedeniyle Aile Mahkemeleri'nde görülmesi gerekir. Görev kamu düzeni ile ilgili olduğundan iddia ve savunma olarak ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında Mahkemece re'sen göz önünde bulundurulur. Mahkemece her iki istek yönünden de Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatı ile davaya bakılarak hüküm kurulmuştur. Bu nedenle, tapu iptali ve tescile ilişkin istek yönünden davaya Asliye Hukuk Mahkemesi olarak bakılması doğru ise de katkı payı alacağı ile TMK’nun 241. maddesine dayalı istek bakımından davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydının yapılması ve tefrik edilecek davaya Aile Mahkemesi sıfatı ile bakılması gerekmektedir. Hukuk Genel Kurulu’nun 26.09.2012 tarih ve 2012/8-192 Esas, 2012/629 Karar sayılı kararı ile mal rejimi davalarında muvazaa nedeniyle açılan davaların sonucunun beklenmesine de gerek bulunmamaktadır. Muvazaa nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasının olumlu sonuçlanması halinde, davacının mal rejimi nedeniyle alacağı kararla hak ettiği alacağının tahsilini kolayca sağlayabilecektir. Bunun dışında mal rejimi davasına bir etkisi olmayacaktır. Şayet muvazaa iddiasına dayanmayıp sadece tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde, mal rejiminden kaynaklanan alacak denilmiş olsaydı terditli istek kabul edilip birlikte görülmesi mümkün olabilirdi.Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile Usul ve Kanuna aykırı görülen hükmün görev yönünden 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, işin esası ile ilgili temyiz itirazlarının her iki istek bakımından da şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 26.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.