Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4198 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 23918 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı... ile ... aralarındaki katılma alacağı davasının reddine dair .... Aile Mahkemesi'nden verilen 17.06.2014 gün ve 30/523 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı ..., dava dilekçesinde belirtilen taşınmaz nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur.Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacının taşınmazın alımına katkıda bulunduğunu kanıtlayacak dosyada delil bulunmadığı, davacının taşınmazın iyileştirmelerine de katkıda bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir(6100 s.lı HMK 33 m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacak isteğine ilişkindir.Somut olaya gelince; eşler, 25.10.1991 tarihinde evlenmiş, 24.03.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir(TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı(TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir(4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu taşınmaz, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 07.02.2000 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Toplanan delillerden evliliğin hukuken devam ettiği dönemde ve taşınmazın satın alınma tarihi öncesinde davacının çalışarak gelir elde ettiği, davalının ise ev hanımı olduğu, taşınmazın alımında esas olarak davalıya ait ziynet eşyalarının satımı sonucu alınan otomobilin satışıyla elde edilen para sarfedilmekle birlikte davacının o tarihte işten çıkartılması sonucu aldığı kıdem tazminatının bir kısmının da kullanıldığı anlaşılmaktadır. Özellikle davalı tanığı ... bu hususu doğrulamaktadır. O halde, davacının dava konusu taşınmazın alımına az da olsa katkısının bulunduğu kabul edilmelidir.Bu itibarla; mahkemece yapılacak iş, 743 sayılı TKM'nin 152. maddesi de gözönünde bulundurularak, tarafların yapabilecekleri tasarruf üzerinden yapılacak hesaplama ile davacının katkı payı oranının tesbiti gerekmekte ise de; davacının gelirinin tam olarak belirlenememesinden dolayı davacının katkı oranı ve gerçek alacak miktarının tayininin mümkün olmadığı ve TMK'nun 5. maddesi nazara alınarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 50 ve 51. (818 sayılı Borçlar Kanunu m. 42, 43) maddeleri ile TMK'nun 4. maddesinde sözü edilen hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkeleri gözetilerek hayatın olağan akışı ve tarafların mali durumlarına göre mahkemece uygun miktarda bir katkı oranı takdir edilmesi, dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle sürüm değeri konusunda bilirkişilerden ek rapor alındıktan sonra, takdir edilecek katkı oranının belirlenecek sürüm değeriyle çarpılması sonucu bulunacak miktarla sınırlı olarak talebin kabulüne karar verilmesi gerekirken, isteğin tümüyle reddi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nun geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğineve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 09.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.