MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi... ve Müşterekleri ile Hazine ve ... Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki imar ihyaya dayalı tescil davasının kabulüne dair.... Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 29.05.2012 gün ve 23/258 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacılar vekili; dava dilekçesinde mevkii ve sınırlarını belirttiği yaklaşık 190 dekar yüzölçümüne sahip taşınmazın daha önceden vekil edenlerinin babası tarafından ekilip biçildiğini, 30 yıl kadar önce taşınmazın emek ve masraf sarf edilerek, taşlar temizlenerek ihya edildiğini ve tarıma elverişli hale getirildiğini, zilyetliğin 30 yıldan bu yana aralıksız ve çekişmesiz olarak devam ettiğini açıklayarak taşınmazın davacılar adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğundan, tapulama harici olarak bırakıldığını, davacıların tespite itiraz etmediğini, imar ve ihyanın söz konusu olmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.Davalı Köy Temsilcisi, davaya cevap vermediği gibi, yargılama oturumlarına da katılmamıştır. Mahkemece; “davanın kabulüne, dava konusu... İli, ...Köyü ve Teknik Bilirkişi...’nun krokili raporunda A harfiyle gösterilen kırmızıyla boyalı 120.444,93 m2'lik kısmının davacılar adına eşit hisseli olarak tesciline..” karar verilmesi üzerine, hüküm davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.Dava, muristen intikal, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve imar-ihya hukuksal nedenlerine dayalı olarak TMK'nun 713/1 ve 996, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve incelemede hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Yüksek çözünürlük hava fotoğrafları ile fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftalardan ve komşu parsellere uygulanan tapu kayıt örneklerinden yararlanılmamış, dava konusu taşınmazın tapuda kayıtlı yerlerden olup olmadığı Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulmamıştır. Aksi halde, çifte tapuya yol açar. Bu nedenle Teknik Bilirkişilerin rapor ve krokisi eklenmek suretiyle dava konusu yerin tapuda kayıtlı yerlerden olup olmadığının Tapu Sicil Müdürlüğü'nden, tescil harici bırakılma nedeni ile tarihinin ise, Kadastro Müdürlüğünden sorulması gerekmektedir. Keşif sırasında dinlenen Yerel Bilirkişi taşınmazın daha öncesinde davacıların dedesine ait olduğunu, ondan babalarına kaldığını, babalarının ölümünden sonra mirasçılar arasında taksim yapıldığını ve taşınmazın da davalılara kaldığını, yaklaşık 25 seneden fazla bir süreden beri de davacıların kullandığını açıklamıştır. Keşifte dinlenen tanıklar ise, Yerel Bilirkişi beyanını doğrulayacak şekilde beyanda bulunmuşlardır. 17.06.2009 tarihinde verilen keşif ara kararı, yöntemine uygun bir biçimde verilmiş bir ara kararı olarak kabul edilemez. “Taraflara varsa tanıklarını hazır etmek üzere süre verilmesine, hazır ettiklerinde keşif mahallinde dinlenmelerine..” karar verilmiştir. Yerel Bilirkişi ve tanıkların keşif mahalline ne şekilde çağırılıp dinleneceği hususunda bir açıklamaya da yer verilmemiştir. Davacı taraf dava dilekçesinde; açıkça tanık deliline dayandığı halde, yargılama tutanakları üzerinde yapılan incelemede taraflara tanık ve delillerini bildirmeleri konusunda herhangi bir süre ve imkan tanınmadığı gibi, keşif ara kararında da taraflara, varsa tanıklarını hazır etmek üzere süre verilmesine, hazır ettiklerinde keşif mahallinde dinlenmelerine şeklinde karar verilmiş, tanıkların ne şekilde çağırılıp dinleneceği konusunda bir açıklamaya da yer verilmemiştir. Dava konusu taşınmaza komşu parsellere, tapulama tespiti sırasında revizyon gören Şubat 341 tarih ve 53 sıra nolu, Şubat 964 tarih ve 47 sıra nolu ve Mart 965 tarih 28 sıra nolu tapu kayıtlarının örneklerinin ise ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğü'nden getirtilerek dosya arasına eklenmesi, dava tarihi olan 08.01.2008 tarihinden geriye doğru en az 20-30 yıl (1978-1988 tarihleri arası) öncesine ait iki ayrı zamanda çekilmiş yüksek çözünürlüklü hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı'ndan, fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftaların ise İl Kadastro Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulması, Jeodezi ve Fotogrametri Uzmanı Mühendislerinden oluşacak üç kişilik Bilirkişi Kurulu ile Teknik, Yerel Bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte uygulanması, Yerel Bilirkişi ve tanıkların HMK'nun 243, 244 ve 259. maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenmeleri, dava konusu taşınmazın daha önce açıklandığı gibi davacıların murisi olan babasından kalıp kalmadığı, kalmış ise terekenin mirasçıları arasında ve tüm mirasçıların katılımıyla paylaşılıp paylaşılmadığı, paylaşım yapılmış ise terekeden kimlere nerelerin düştüğü, düşen yerlere ait ada ve parsel numaraları belirlenerek bunlara ait kadastro tutanakları ve tapu kayıtları getirtilmek suretiyle uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulması, imar ve ihyanın ne zaman başladığı ve ne zaman tamamlandığı, para ve emek sarfının ne şekilde yapıldığı, zilyetlik süresinin ne zaman başladığının Yerel Bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, komşu taşınmazlara ait tapu kayıtlarının dava konusu taşınmaz yönünün ne gösterdikleri üzerinde durulması, Teknik Bilirkişiye işaret ettirilmesinin sağlanması, hava fotoğrafları ile İl Kadastro Müdürlüğünden istenen paftaların 1978-1988 yılları arasında çekilen ve düzenlenen fotoğrafları ile paftalar olması gerektiğinin gözetilmesi, bunların çekildikleri ve düzenlendikleri tarihlere göre dava konusu yerin kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı veya hangi nitelikte bulunduğu, Uzman Bilirkişilerden Yargıtay ve tarafların denetimine açık, gerekçeli, karşılaştırmalı rapor istenmesi gerekmektedir. Bundan ayrı daha önce rapor alınan Ziraat Bilirkişileri dışında Üniversitelerin toprak bölümünden seçilecek üç kişilik Ziraat Bilirkişisi Kurulu aracılığıyla dava konusu taşınmaz ve çevresindeki arazinin toprak yapısı birlikte incelenmek suretiyle dava konusu yerin kültür arazi haline getirilen yerlerden bulunup bulunmadığı, taşınmazın imar ve ihya edilip edilmediği, mera vasfında olup olmadığı, konularında aynı şekilde gerekçeli, karşılaştırmalı, Yargıtay ve tarafların denetimine açık rapor istenmesi gerekmektedir.Öte yandan, uyuşmazlık konusu taşınmazın yüzölçümü 120.444,93 m2 dir. Dava dilekçesinde ve Yerel Bilirkişi beyanlarında taşınmazın önceleri davacının babasına ait olduğu, davacıların babasının ölümüyle mirasçıları arasında yapılan taksim sonucu davacıların payına düştüğü belirtildiğine göre, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi uyarınca davacıların, muris babası ve veraset belgesinde yer alan mirasçılar bakımından miktar araştırmasının yapılması, belgesizden edinilen taşınmazlar olup olmadığının Kadastro ve Tapu Sicil Müdürlüğü ile zilyetliğe dayalı tescil davaları açıp açmadıklarının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı olarak açılan tescil davaları dosyalarının ise ait olduğu Mahkemelerden getirtilerek miktar sınırlamaları yönünden göz önünde bulundurulması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 18.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.