Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4160 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15027 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : İzmir 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 16/05/2013NUMARASI : 2012/872-2013/325Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARARİİK.nun 150/b maddesi "Rehin, kiraya verilmiş bir taşınmaz ise icra memuru, alacaklının talebi üzerine takibin kesinleşmesini beklemeden kiracıları da takipten haberdar eder ve işleyecek kiraların icra dairesine ödenmesini emreder" hükmünü içermektedir. Maddenin son cümlesinde ise "kiracı, ihtara rağmen kira paralarını icra dairesine yatırmazsa hakkında 356.madde hükmü uygulanır" şeklindeki düzenlemesi ile de kiraya verilmiş rehinli gayrimenkul kiracısının kiraları icra dairesine ödememesi ihtimalini bertaraf etmek için müeyyide getirmiştir. Anılan yasal düzenleme de gösteriyor ki böyle bir ihtara muhatap olan kiracının o tarihten itibaren kira paralarını icra dairesi'ne ödemesi zorunludur.Somut olayda ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takip sonucu şikayetçi C.. Ö..'ya, ödemelerin icra dairesine yapılması yönündeki 21.11.2012 tarihli muhtıra 26.11.2011 tarihinde tebliğ edilmiştir. Şikayetçi icra mahkemesine başvurusunda takibe konu taşınmazda annesi ve babasının oturmakta olduğunu, genel olarak şehir dışında çalıştığı için yasal ikametgahı ailesinin yanında görülmekte ise de taşınmazı kullanmadığı gibi aralarında herhangi bir kira sözleşmesinin bulunmadığını, bu nedenle herhangi bir kira borcunun da olmadığını belirterek muhtıranın iptalini talep etmiştir. Mahkemece, şikayetçinin taşınmazda kiracı olduğuna dair kesin bir belge bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin kabulüne, muhtıranın iptaline karar verilmiş; karar alacaklı vekilince temyiz edilmiştir.Talimat İcra Müdürlüğünce alınan 07.11.2011 tarihli bilirkişi raporunda, kıymet takdirinin yapıldığı tarihte ipotekli taşınmazda şikayetçi C.. Ö..'nın kiracı olarak oturmakta olduğu belirlenmiş; şikayetçi de dava dilekçesinde ipotekli taşınmazın yasal ikametgahı olduğunu açıkça belirtmiştir. Şikayetçi tarafından yargılama esnasında ibraz edilen 15.03.2012 tarihli "protokol" başlıklı belge ise taraflar arasında sonradan düzenlenmesi mümkün adi nitelikte yazılı bir belge olup buna itibar edilemez. Bu durumda şikayetin reddi gerekirken yazılı gerekçelerle kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.nun 366. ve 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 13.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.