MAHKEMESİ : Tekirdağ İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 09/07/2013NUMARASI : 2013/129-2013/162Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARARŞikayetçi borçlu Belediye vekili şikayetinde; Belediyenin harç, resim ve vergi gelirlerinin bulunduğu hesaplarına haciz konulduğunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesi uyarınca haciz yasağı bulunduğundan bahisle haczin kaldırılmasını istemiştir. Mahkemece verilen 02.10.2012 tarih 2012/70-219 Esas karar sayılı karar Yargıtay 12.HD’nin 19.02.2013 tarihli ilamında özetle " borçlu belediyenin banka hesaplarının hangi kaynaklardan oluştuğu, bilirkişi marifetiyle, tek tek ve kalem kalem belirlenmelidir. Bilirkişinin bu belirlemeyi yapmak yerine "haczedilebilir" veya "haczedilemez" şeklinde nitelendirme yapması doğru değildir. Zira, haczedilebilme konusu hukuki değerlendirme kapsamında olup, HMK.'nun 33. ve 266. maddeleri uyarınca bu görev münhasıran hâkime aittir.” gerekçesiyle bozmaya sevk edilmiş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yazılı şekilde karar verilmiştir.5393 sayılı Yasanın 15/son maddesinde; "Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri şartlı bağışlar ve kamu hizmetinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez" hükmüne yer verilmiştir. Öte yandan, yine bu maddeye göre haczedilmezlik şikayetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların kamu hizmetinde "fiilen" kullanılması gerekli olup, kamuya tahsis kararı alınmasının sonuca etkisi bulunmamaktadır. Maddede açıkça haczedilmezlik için vergi, resim, harç geliri olma ya da "fiilen kamu hizmetinde kullanılma" koşullarının kabul edilmesi karşısında, belediyeye ait bir paranın haczedilmezliği ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmelidir. Bu konuda ispat yükü ise borçluya düşmektedir. Bir diğer anlatımla, haczedilen paraların vergi, resim, harç geliri olduğunu ya da fiilen kamu hizmetinde kullanıldığını borçlu belediye ispatlamalıdır. Aksi halde şikayetin reddi gerekecektir. Haczedilen hesaplarda, vergi, resim ve harç gelirleri ile birlikte haczi kabil paraların da bulunması, diğer bir ifade ile hesabın havuz hesabı niteliğinde olması halinde, hesabın sürekli işlem görmesi ve sürekli yatan ve çekilen paraların bulunması karşısında, kalan bakiyenin vergi, resim ve harç gelirinden mi, yoksa haczi kabil paralardan mı oluştuğunun belirlenmesine imkan yoktur. Bu şekilde haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraları karıştırmak suretiyle havuz hesabı oluşturan borçlu belediye, iddiasını ispat imkanını kendisi kaldırmış bulunmaktadır. Borçlu belediyenin haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paralarını ayrı hesaplarda tutması yerine havuz hesabı oluşturmasının da iyiniyetle bağdaşmayacağı tartışmasızdır. Böyle bir davranış AİHS'nin 6 § 1. ve Ek 1 no'lu Protokol'ün 1. maddelerinin ihlali sonucunu doğuracağı gibi, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde de bulunmakla, hukukça korunamayacağı muhakkaktır. Öte yandan borçlu belediyece haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılması, haczedilmezlik hakkından feragat olarak kabul edilmelidir. Somut olayda, borçlu Belediyenin T.. Ş..i V.. ve Z.. B.. nezdindeki hesaplarına 01.03.2011 tarihinde haciz konulduğu, Mahkemece yazılan müzekkere üzerine V.. tarafından haciz tarihi itibariyle hesap ekstrelerinin gönderildiği, Z..B..'ndan ise haciz tarihini kapsamayan önceki yıllara ilişkin hesap ekstrelerinin gönderildiği görülmektedir. Bilirkişi dosyada mevcut V.. ekstresi ile mahallinde belediye kayıtları ve Z..B..'ndaki hesap üzerinde inceleme yaparak rapor düzenlemiştir. Öte yandan Mahkemece, bozma ilamına uyulduğu halde bozma ilamında belirtildiği şekilde haciz konulan hesaplardaki paraların niteliği araştırılıp, kalem kalem dökümü yapılmadan, sadece haczedilebilir gelirlerin su, kira vb. ve haczedilemez gelirlerin vergi, resim ve harç geliri olduğunu açıklayan, bu haliyle bozulan ilk ilama esas alınan bilirkişi raporundan farkı olmayan ek rapora dayanılarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece, haciz tarihi itibariyle Z..B..'na ait hesaba ilişkin banka ekstresinin Yargıtay denetimi açısından getirtilmesi, borçlu belediyenin ibraz edeceği deliller de toplanmak suretiyle yukarıda belirtilen incelemeye esas olmak üzere bilirkişi raporunda belirtilen eksikliğin de giderilerek, açıklanan yöntemle hacze konu hesapların havuz hesabı olup olmadığı, ihtiva ettiği paraların niteliği gereği haczi kabil olup olmadığı değerlendirilip, bu hesaplara yatan paraların vergi, resim ve harç niteliğinde veya kamu hizmetinde fiilen kullanılıyor olmaları halinde haczin kaldırılmasına, hesapların havuz hesabı niteliğinde olduğunun tespiti halinde ise, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenle hükmün İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 11.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.