Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 394 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 11102 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi ... mirasçıları Suat Temel ve müşterekleri ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ..Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 07.06.2011 gün ve 129/143 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Davacı, dava dilekçesinde, kadastro sırasında Hazine adına tespit ve tescil edilen 192 ada 51 ve 56 parsel sayılı taşınmazları 50-60 seneden beri çekişmesiz ve aralıksız malik sıfatıyla ekip biçtiğini, taşınmazların yanlışlıkla Hazine adına tespit gördüğünü açıklayarak, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tapuya tescilini istemiştir. Yargılama aşamalarında usulüne uygun vekaletnamesini sunan davacı vekili, 07.12.2010 tarihli yargılama oturumunda, 192 ada 56 parsel sayılı taşınmaza yönelik davadan feragat etmiştir. Davacı vekili mahallinde 20.10.2010 tarihinde yapılan keşifte; 192 ada 51 parsel sayılı taşınmazın tamamına dava açmadıklarını, taşınmazın gösterdikleri kısmın tapusunun iptalini vekil edeni adına tescilini talep ettiklerini bildirmiştir. Keşfe katılan Teknik Bilirkişilerin 25.10.2010 havaleli rapor ve krokisinde, davaya konu edilen yerin 192 ada 51 parsel kapsamında kalan ve (A) harfi ile gösterilen 454,35 m2'lik bölüm olduğu bildirilmiştir. Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 192 ada 56 parsel sayılı taşınmaza yönelik davanın feragat nedeniyle reddine, 192 ada 51 parsele ilişkin davanın, davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı açıklanarak reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından 192 ada 51 parsel kapsamında kalan bölüm bakımından temyiz edilmiştir. Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal sebebine dayalı olarak TMK'nun 713/1, ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır. 192 ada 51 parsel, 28.08.2006 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında, belgesizden zilyetlikle iktisabı mümkün olan yerlerden olduğu, parseli 20 yılı aşkın zamandan beri ve halen çekişmesiz, aralıksız malik sıfatıyla zilyet ve tasarrufunda bulunduran malikinin tüm araştırmalara rağmen belirlenemediği açıklanarak, Hazine adına tarla niteliğiyle tespit edilmiş; tespite itiraz edilmeksizin 03.10.2006 tarihinde kesinleşmesi ile Hazine adına tapu oluşmuştur. Mahkemece, davacının nizalı taşınmazı, köye geri döndüğü tarihten önce 15 yıl boyunca kullanmayarak zilyetliği terk iradesini ortaya koyduğu, Ziraatçi Bilirkişi raporuna göre taşınmazın 5-6 yıldan uzun zamandır ekilmediği ve sürülmediğinin belirlendiği, bu halde, davacının zilyetliği süresince de bu yeri ekonomik amaca uygun şekilde kullanmadığı açıklanarak davanın reddine karar verilmiş ise de; Mahkeme'nin bu görüşüne katılmak mümkün değildir. Mahallinde 20.10.2010 tarihinde yapılan keşifte dinlenen Yerel Bilirkişi ve davacı tanıkları, nizalı yerin davacı tarafından önceki maliki ...'tan satın alındığını, davacının İstanbul'a gittiği 1978 yılına kadar bu yeri ekip biçtiğini, bu tarihten 1985 yılına kadar oğlu ...'in davacı adına ekip biçmeye devam ettiğini, davacının...da bulunduğu sürede de taşınmazın etrafını kazık çakarak ve tel ile çevirerek zilyetliğini sürdürdüğünü açıklamışlardır..... Köyü, Köyiçi mevkiinde olup, dosya arasındaki komşu taşınmazların tapu kayıtları ve kadastro tutanakları incelendiğinde etrafının arsa nitelikli taşınmazlar ile çevrili olduğu anlaşılmıştır. O halde; taşınmazın mevkii ve belirlenen niteliğine göre, davacının bu yerin etrafını çitle çevirerek zilyetliğini devam ettirdiğinin ve sahiplendiğinin kabulü gerekir. Çünkü arsaya dönüşen yerler üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik aranmaz. Daire uygulaması bu yöndedir. Teknik bilirkişiler...... ve...'ın 25.10.2010 havaleli rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen ve 192 ada 51 parsel kapsamında kalan 454,35 m2'lik bölüme yönelik açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'nun 440/III-2 bendi gereğince ilama karşı karar düzeltme yolunun kapalı bulunduğuna ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 17.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.