Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3934 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1329 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Kızıltepe 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/04/2011NUMARASI : 2010/429-2011/310A.. A.. ile H.. H.. ve Ç..K.. Tüzel Kişiliği aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 12.04.2011 gün ve 429/310 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı H.. H.. temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı vekili, dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında taşlık niteliğinde olması nedeniyle tescil harici bırakıldığını, vekil edeninin taşınmaz içindeki taşları teknik imkanları kullanarak ve temizleyerek ihya ettiğini, zilyetliğin 30 yıldır vekil edeninde bulunduğunu açıklayarak tahmini 90-100 dönüm civarındaki taşınmazın TMK'nun 713/1 maddesi uyarınca müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı H.. H.. temsilcisi, nizalı taşınmazın zilyetlikle kazanılamayacağını açıklayarak davanın reddini savunmuştur. Davalı Ç.. K.. Tüzel Kişiliği temsilcisi; takdirin mahkemede olduğunu beyan etmiştir.Mahkemece, davanın kabulüne, 07.12.2010 tarihli fen bilirkişileri raporuna ekli krokide A harfi ile gösterilen 85214,40 m2'lik yerin son parsel numarası verilerek davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.Hüküm; süresi içerisinde H.. H.. temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; dava konusu yer 23.01.1968 tarihinde kesinleşen tapulama çalışmalarında "taşlık" alan olarak tescil harici bırakılmış iken dava konusu alanda yapılan toplulaştırma çalışmaları sonucunda 22.10.2010 tarihinde 1462 parsel olarak taşlık ve tarla vasfı ile H.. H.. adına tescil edilmiştir. Davacının önce tescil, sonra da H.. H.. adına oluşan tapu kaydı nedeniyle iptal ve tescile dönüşen davası bakımından; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler dava konusu yerlerin 1960’lı yıllardaki tapulama çalışmalarında taşlık arazi olarak tescil harici bırakıldığını, davacının 1975 yılından itibaren 5 yıl boyunca taşları temizleyerek 1980 yılından itibaren taş temizleme işini bitirdiğini ve dava konusu taşınmazların tümünü ekip sürmeye başladığını, zilyetliğin 30 yılı aşkın süreden beri malik sıfatıyla devam ettiğini beyan etmişlerdir. Davacı tanıkları da aynı mealde açıklamalarda bulunmuşlardır. Fen bilirkişileri ise dosyada mevcut kroki ve raporunu ibraz etmişlerdir. Keşifte görevli zirai bilirkişi ve jeolog bilirkişinin müştereken düzenledikleri raporda; fen bilirkişi raporuna ekli krokide A harfi ile gösterilen yerin beşinci sınıf arazi türünden olduğunu, taşlılık oranının %10-15 civarında görüldüğünü açıklamışlardır. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin kabulündedir. Uyuşmazlık tapulama çalışmalarında taşlık niteliğiyle tescil harici bırakılan bir yerin imar-ihya ve zilyetlikle iktisap edilip edilemeyeceğinde toplanmaktadır. Bilindiği üzere ve kural olarak, taşlık niteliğindeki bir yerin emek ve para sarfedilerek imar ve ihya işleminin tamamlanması, tamamlandığı tarihten itibaren en az 20 yıl süreyle davasız ve aralıksız olarak zilyet edilmesi gerekir. Somut olayda dinlenen mahalli bilirkişi ve davacı tanıkları bu mealde beyanda bulunmuş iseler de uzman bilirkişilerin müşterek raporları kapsamından dava konusu taşınmazların tamamının beşinci sınıf arazi olduğu bildirilmiştir. Öğreti ve uygulamada beşinci sınıf araziler tarım arazisi niteliğinde olmayan yerlerden olduğu ittifakla kabul edilmektedir. Dairenin kararlılık kazanmış uygulamaları da bu yöndedir. Hal böyle olunca, bilimsel verilere uygun iş bu dosyadaki uzman bilirkişilerin raporunun takdiri delil niteliğindeki yerel bilirkişi ve tanık sözlerine üstün tutulması gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmamıştır. Bozmanın niteliği dikkate alınarak Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na husumet yöneltilmemesine bu aşamada gerek görülmemiştir.Davalı H.. H.. temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan bu nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 11.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.