Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3926 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 6940 - Esas Yıl 2005
Davacı-karşı davalı Hazine ile davalılar-karşı davacılar R.A., M.A. ve davalı Güney Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki elatmanın önlenilmesi, yıkım ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Sivrice Asliye Hukuk Hâkimliğinden verilen 15.06.2005 gün ve 86/122 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı-karşı davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Davacı Hazine temsilcisi, dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı bir parça yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmasına ve ayrıca 3. derece doğal sit alanında bulunmasına rağmen davalıların bu yere inşaat yapmak suretiyle haksız bir biçimde elattıklarını açıklayarak, davalılar tarafından yapılan müdahalenin önlenilmesini ve inşaatın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalılar-karşı davacılar vekili ise açmış olduğu ve Hazine tarafından açılan 2002/46 esas numaralı dava dosyası ile birleştirilen 2002/74 esas sayılı karşılık davada, dava konusu yerin Hazine ile bir ilgisinin bulunmadığını, dava dilekçesinde mevkii ve sınırlarını yazdığı 20.000 m2 yüzölçümündeki taşınmazın 1958 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tarıma elverişli olmayan arazi olarak tespit dışı bırakılan yer ise de bu yerin ilk önce Ö.Ş. isimli kişi tarafından 1960'lı yıllarda imar ihya edilerek tarım arazisi haline getirildiğini, yerin Ömer tarafından uzunca bir süre tarım arazisi olarak kullanıldıktan sonra 2.1.1989 tarihinde F.Ş.'a, Fethi tarafından da daha sonra vekil edenlerine satılıp teslim edildiğini ileri sürerek 12.4.2004 tarihli ıslah başlıklı dilekçesinde belirtildiği şekilde vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacı gerçek kişilerin açtığı davanın talep gibi kabulü ile krokisinde A harfi ile gösterilen 13.563 m2 yüzölçümlü yerin R.A. adına, B harfi ile gösterilen 9.412 m2 yüzölçümlü bölümünün M.Y. adına tapuya tesciline, Hazinenin açtığı davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı-karşı davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, hükmüne uyulan bozma ilamına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, 1958 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tarıma elverişli yerlerden bulunmaması nedeniyle tespit dışı bırakılan taşınmazın ilk defa Ö.Ş. isimli şahıs tarafından tarımsal amaçlı olarak kullanılmaya başlandığı, bilahare yerin oğlu olan F.Ş.'a , onun da 1989 yılında yaptığı satış sonuçunda davacılara intikal ettiği, taşınmazın dava tarihine kadar davacılar ve bayileri olan kişiler tarafından 20 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak tasarruf edildiği yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından ifade edildiğine, kültür arazisi niteliğinde olduğu ziraatçi uzman bilirkişi, orman sayılmayan yerlerden olduğu ormancı bilirkişi tarafından gerekçeli olarak açıklandığına, 3. derece doğal sit alanı içinde kaldığı belirlenen dava konusu taşınmazın 30.5.2007 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 5663 sayılı Yasayla değişik 2863 sayılı Yasanın 11.maddesinin 2. cümlesi hükmü uyarınca zilyetlikle edinilmesi mümkün bulunduğuna, daha önce var olan yasal engellemenin kaldırılmış olmasına (2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 11.maddesinin ilk metninde derece ayrımı yapılmaksızın sit alanlarının koşulları oluştuğu taktirde kazanılması mümkün bulunmakta idi. 27.7.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5226 sayılı Kanunun 5.maddesiyle, 2863 sayılı Kanunun 11.maddesindeki koruma alanları ibaresinden sonra gelmek üzere " sit alanları" sözcüğü eklenmesi nedeniyle, bu tarihten itibaren sit alanları içinde kalan taşınmazların zilyetlik yolu ile kazanılması yasal olarak engellenmişti.Ancak 30.5.2007 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 5663 sayılı Kanunla değişik 2863 sayılı Kanunun 11.maddesinin 2.cümlesi yeniden değiştirilmiş, " Ancak, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez" hükmü getirilmiştir. 11.maddenin değişik son şekline göre Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanlarının iktisabı mümkün değildir. Bunlar dışında kalan arkeolojik sit alanları ile doğal sit alanlarının kazanma koşulları oluştuğu taktirde kazanılması ve tescili mümkün olmaktadır.) göre, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. Davalı Hazine temsilcisinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve 2588 sayılı Kanunla eklenen 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi uyarınca Hazineden harç alınmasına mahal olmadığına 21.06.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.