Neşet ile Hazine, Y... Belediye Başkanlığı ve dahili davalılar Şaban oğlu Ali ve Şaban kızı Esma kayyımı defterdar Osman aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair (Erzurum İkinci Asliye Hukuk Hakimliği)'nden verilen 29.12.2006 gün ve 148/449 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine vekili ile dahili davalılar kayyımı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacı Neşet vekili tarafından, davalılar Hazine ve Y... Belediye Başkanlığı aleyhine açtıkları tapu iptali ve tescil davasının kabulüne ilişkin hükmün davalılar Hazine ve Belediye vekilleri tarafından temyizi üzerine, Yargıtay ilamında belirtilen nedenlerden ötürü bozma sevk edilmiş, uyulan Yargıtay ilamı sonunda davalı Y... Belediye Başkanlığı yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, diğer davalılar yönünden davanın kabulü ile 5472 ada 12 parselin Şaban oğlu Ali adına kayıtlı 2/5 hissesi ile Şaban kızı Esma adına kayıtlı 1/5 hissesine ilişkin tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, kayıt malikinin kayyımı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dairemizin 23.01.2004 günlü ilamında kısaca, Belediye yönünden husumetten reddi gerektiği, Hazine yönünden ise kayıt maliklerinin bilinen kişiler oldukları, ancak ölüm sebebine de dayanıldığına göre kayıt maliklerinin mirasçılarının belirlenmesi, davanın onlara yöneltilmesi, bu nedenle davacı vekiline mirasçılık belgelerinin ibrazı için süre ve İmkan verilmesi, yargılamaya geldikleri takdirde savunma ve delillerinin tespiti, kayıt malikleri hiç mirasçı bırakmadan Ölmüşlerse terekenin Hazine'ye kalacağının gözönünde tutulması gereğine işaret edilerek bozma sevk edilmiştir. İmar uygulaması sonucu oluşturulan 5472 ada 12 parselin esası, 198 ada 6 parseldir. 198 ada 6 parsele ait kadastro tutanağında Nisan 305 tarih ve 25 numaralı tapu kaydı ile gittilerine dayanılarak 2/51 Şevket oğlu Bahri, 2/51 Şaban oğlu Ali, 1/51 Şaban kızı Esma adına 03.03.1963 tarihinde kargir ev niteliği ile tespit edilmiş, tespit malikleri Ali ve Esma'nın ölü oldukları tutanağın özel sütununa şerh verilmiştir. Açıklandığı üzere, kayıt malikleri Ali ve Esma tapu kütüğünden anlaşılmayan kişiler olmayıp, aksine tanınan ve bilinen kişilerdir. Davacı vekili de dilekçesinde TMK'nın 713/2. maddesinde belirtilen maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan ve 20 yıl önce ölmüş olması sebebine dayanmıştır. Kayıt malikleri, kadastro tutanağı ve dayanak belgelerindeki bilgilere göre tanınan ve bilinen kişiler olduğuna göre, bu sebep yönünden taşınmazın TMK'nın 713/2. maddesine göre kazanılma imkanı yoktur. TMK'nın 713/2. maddesindeki malikin 20 yıl önce ölmüş olması sebebine gelince; bozma ilamından sonra mahkemece bozma ilamı doğrultusunda davacı vekiline kayıt maliklerinin mirasçılannın belirlenebilmesi açısından mirasçılık belgelerinin ibrazı için süre verilmiş, davacı vekilince açılan davalardan Erzurum Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/2137 esas 2005/790 karar sayılı dosyası 29.04.2005 tarihinde, Erzurum Birinci Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/1053 esas 2006/1663 karar sayılı dosyası ise 31.10.2006 tarihinde davanın takipsiz bırakılması sebebiyle HUMK'nın 409. maddesi gereğince açılmamış sayılmalarına karar verilmiştir. Daha sonra davacı vekilinin açtığı dava dosyaları ile kayıt maliklerine 3561 sayılı Kanun gereğince kayyım atanmış, mahkemece maliklerin ölmüş oldukları ve davacının 20 yılı aşkın zilyet bulunduğu gerekçesiyle de yazılı şekilde davanın kabulü yoluna gidilmiştir. İsteğin mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davası olduğu gözönünde tutularak kayıt maliklerinin mirasçılık belgelerini almak ve mirasçılarına davayı yöneltmek üzere davacı vekiline süre ve imkan tanınmış, buna rağmen davacı tarafça mirasçılık belgeleri ibraz edilmemiştir. Mirasçılık belgelerinin alınması için açtıkları davaları da takipsiz bırakmışlardır. TMK'nın 6. maddesi uyarınca; herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. İspat yükü davacıda olup, davacı, kayıt maliklerinin mirasçılarının bulunduğunu mirasçılık belgesi veya başka delillerle ispat edemediğine göre, TMK'nın 501. maddesi hükmü uyarınca terekenin Hazine'ye kaldığının kabulü gerekir. Bu tür bir yerin olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olmaz. Zira, kanunlar uyarınca Hazine'ye kalan taşınmazların bu yoldan kazanılması mümkün görülmemektedir. Mahkemece, bu yönler düşünülerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Kabule göre de; dava, TMK'nın 713/2. maddesine dayalı hukuki değerini yitirme nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, bu tür davaların kayıt maliki ve terekenin Hazine'ye kalmış olması ihtimali ve tapu sicilinin tutulması ilkeleri gözönünde tutularak Hazine'ye karşı açılmış olması doğrudur. Ancak, TMK'nın 713/2. maddesi aynı maddenin birinci fıkrasına yollamada bulunmak suretiyle bir düzenleme getirmiştir. Bu tür davalarda davanın başarıya ulaşması halinde gerek yasal hasım durumunda bulunan Hazine ve diğer kamu tüzel kişileri ve gerekse tapu iptali ve tescil davalarında kayıt malikinin mirasçıları harç, avukatlık ücreti ve diğer yargılama giderlerinden sorumlu tutulamazlar. Mahkemece bu husus gözden kaçırılarak yargılama gideri, avukatlık ücreti ve harçtan davalı Hazine'nin sorumlu tutulmuş olması da dpğru bulunmamaktadır. Davalı kayıt maliklerinin kayyımı vekili ile davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nın 428. maddesi hükmü uyarınca (BOZULMASINA), 11.06.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.