Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3680 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 19955 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Artık Değere Katılma, Ziynet Alacağı... ile ... aralarındaki artık değere katılma, ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine dair .... Aile Mahkemesi'nden verilen 13.05.2014 gün ve 771/391 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 01.03.2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat ... geldi, karşı taraftan kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı ... vekili, tarafların 2005 yılında evlendiklerini, evlilik birliği içerisinde sahip olunan taşınmaz ve araç üzerinde tasfiye alacağı bulunduğunu, ayrıca davalıya verilen ziynet eşyaları ile nakit paranın iade edilmediğini ileri sürerek mal rejiminin tasfiyesine karar verilmesini istemiştir.Davalı ... vekili, taşınmazın babasının desteğiyle satın alındığını, davacının katkısı bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 s.lı HMK 33 m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava; mal rejiminden kaynaklanan artık değere katılma alacağı ile ziynet ve kişisel alacak isteğine ilişkindir.1-Dosya kapsamına, dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine, mahkemece deliller toplanarak karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik olmadığına göre, davalı vekilinin aşağıda gösterilen nedenler dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır.Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dâhil olmak üzere,eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m).Artık değere katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur. Ayrıca; tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK'nun 202/1.maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir. Somut olaya gelince; mahkemece yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Davalı vekili, taşınmazın satış bedeli ile alınan banka kredi taksitlerinin müvekkilinin babası tarafından ödendiğini ileri sürmüştür. Dosyadaki bilgi ve belgelerden, taşınmazın 24.07.2006 tarihinde ...'dan satın alındığı, davalının babası ... tarafından aynı tarihte satıcının banka hesabına 26.500 TL havale edildiği anlaşıldığına göre, söz konusu paranın babası tarafından davalıya yapılan bağış niteliğinde ve bu bağışın davalının kişisel malı olduğunun kabulü gerekir. Bundan ayrı; dava konusu taşınmaz, 120 ay vadeli 33.000 TL konut kredisi kullanılmak suretiyle alınmıştır. Mal rejiminin sona erdiği tarih itibarı ile taksitlerin bir bölümü ödenmiş, kalan taksitler ise mal rejiminin sona erdiği tarihten sonraya sarkmıştır.O halde; yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde konut kredisinin mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar yapılan ödemelerin edinilmiş mal, kalan taksitlerin ise taşınmazın borcu olarak kabulü ile davacının tasfiye alacağının bu çerçevede hesaplanması gerekirken bu hususlar gözden kaçırılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine,Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.350,00 TL. Avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekil marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine, taraflarca HUMK'nun 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 973,00 TL peşin harcın istek halinde davalıya iadesine 01.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.