Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 365 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 9371 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : AlacakTaraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Davacı ... vekili, evlilik birliği içerisinde edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olduğu dönemde edinilen davalı adına kayıtlı bir adet taşınmaz yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL katılma alacağının faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.Davalı ... vekili, 20.000,00 TL bankadan çekilen kredi, 18.000,00 TL ise davalının annesi tarafından yapılan bağış olmak üzere taşınmazın toplam 38.000,00 TL'ye satın alındığı, ayrıca boşanma davasından sonra taşınmazın değerini arttıracak tadilatlar yapıldığını, davacının hiçbir katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile bilirkişinin 03.09.2013 havale tarihli raporu dayanak tutulmak suretiyle davalı lehine denkleştirme yapılması gerektiği, davalı lehine denkleştirme yapıldığında bilirkişi raporunda yapılan ve denetlenerek doğru olduğu kanaatine varılan 1.133,58 TL'nin karar tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmi??tir. Hüküm, süresi içerisinde reddedilen kısım yönünden davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 s.lı HMK 33 m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katılma alacağı isteğine ilişkindir.Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK'nun 202/1.maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir. Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, Mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki(karara en yakın) sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kurulundan da yardım alınmalıdır. Mahkemece, 03.09.2013 havale tarihli bilirkişi raporu esas alınarak davalı lehine yapılan denkleştirme sonrası davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de gerekçe dosya kapsamına uygun değildir. Taraflar, 16.11.1992 tarihinde evlenmiş; 14.05.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 01.03.2012 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Tasfiyeye konu 7 parsele kayıtlı taşınmaz eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 17.01.2006 tarihinde satış yolu ile davalı adına tescil edilmiştir. Dosya kapsamından 38.000,00 TL' ye alındığı anlaşılan taşınmaz için, garanti bankasından davalı adına 120 ay vadeli 20.000,00 TL tutarlı konut kredisi çekildiği, 17 adet taksitin evlilik birliği içinde ödendiği anlaşılmaktadır. Katılma alacağı hesaplamasında, davalı lehine denkleştirme yapılırken taşınmaz alımında kullanıldığı tarafların kabulünde olan banka kredisinin mal rejimi sona erdikten sonraya sarkan kısmının borç olarak dikkate alınması doğru ise de; davalının annesi tarafından 18.000,00 TL bağış yapıldığı kabul edilerek denkleştirme yapılması yerinde değildir. Davalı taraf, annesinin kendisine ait ziynetleri bozdurduğunu ve babasından miras kalan arsanın satımından gelen parayıda katarak 18.000,00 TL verdiğini savunmuş, tanık sıfatıyla ifadesi alınan davalı annesi, beyanında kendisine mirasen intikal eden para ile ziynetlerini bozdurarak ele geçen toplamda 20.000,00 TL'yi taşınmaz alınırken verdiğini belirtmiştir. Dosya kapsamı ve toplanan delillerden beyanlar dışında davalıya annesi tarafından bu miktarda paranın verildiğinin ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Öyle ise mahkemece, dava konusu taşınmazın alımında kullanılan kredinin boşanma dava tarihindeki borcunun TMK'nın 231 maddesi gereğince edinilmiş mal olan taşınmaza ilişkin borç olarak kabulü ile, taşınmazın tasfiye tarihi itibariyle (bozmadan sonra verilecek karar tarihine en yakın tarih) sürüm değerinin tespit edilmesi, değer tespitinin taşınmaza boşanma davasından sonra davalı tarafça yapıldığı dosyada tespit edilen değer arttırıcı imalatlar dikkate alınmadan yapılması, davalı lehine sadece banka kredisi yönünden yukarıda izah edilen ilkelere göre denkleştirme yapılması, sonucuna göre davacı lehine katılma alacağına hükmedilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 17.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.