Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3561 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16387 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İzmir 6. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 30/05/2013NUMARASI : 2013/337-2013/374Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:KARARŞikayetçi borçlu vekili; İzmir 16. İcra Müdürlüğü'nün 2012/15236 Esas sayılı dosyası ile borçlu aleyhine taşınır rehninin paraya çevrilmesi yolu ile takipte bulunulduğunu, borca itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulduğunu, fakat araç üzerindeki yakalama şerhinin kaldırılmadığını, takip kesinleşmeden araç üzerine yakalama şerhi konulduğunu, İcra Müdürlüğü'nden araç üzerindeki yakalama şerhinin kaldırılmasını talep ettikleri halde İcra Müdürlüğü'nce "İcra Müdürlerinin vermiş oldukları kararlardan kendiliğinden dönemeyeceği karinesinden hareketle borçlu vekilinin talebinin reddine" şeklinde karar verildiğini belirterek, yakalama şerhinin kaldırılmasını istemiştir.Mahkemece, araç rehni tescile tabi olduğundan diğer menkul rehinlerinden ayrılarak ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin takiple benzer özellikler taşıdığı, İİK'nun 150/d maddesinin 150/g maddesi ile birlikte değerlendirilmesi halinde, 150/d maddesinin araç rehinlerinde de kıyas yolu ile uygulanması gerekeceği, araç üzerindeki rehinden dolayı rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılması halinde, rehin konusu aracın yakalanarak kıymet takdiri yapılması ve muhafaza altına alınmasının mümkün olduğu, borca itirazın ve takibin durmasının, aracın muhafaza altına alınmasına engel teşkil etmediği, aracın kıymet takdirinin yapılabilmesi için takibin kesinleşmesi gerekmediği, yakalama kararı çıkarılmasının yerinde olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir. Hüküm, şikayetçi borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.İcra dosyasının incelenmesinde takibin, taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip olduğu, 12.12.2012 tarihinde aracın kaydına yakalama şerhinin konulmasına karar verildiği ve yakalama şerhinin işlendiği, 31.12.2013 tarihinde şikayetçi borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır .Taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluna ilişkin ilamsız takiplerde İİK'nun 147. maddesi göndermesi ile uygulanması gereken aynı Yasanın 62 ila 72. maddelerine göre süresi içinde yapılan itiraz ile takip durur, yapılan takiple birlikte rehinli aracın kaydı üzerine rehinli takibe başlandığına dair şerh verilmesi mümkün ise de; İİK'nun 150/d maddesindeki, satış hazırlıkları başlıklı kıymet taktiri ile ilgili hükmün, gayrimenkuller için uygulanacak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takiplere ilişkin olduğu, müşterek hükümler arasında yer almadığı, İİK'nun 150/h maddesinden 153. maddeye kadar müşterek hükümler arasında, belirtilen hususun düzenlenmediği, paraya çevrilme usulüyle ilgili atıf yapılan ve kıyasen uygulanacak hükümlerin de açıkça düzenlendiği, İİK'nun 150/g maddesinde, İİK'nun 150/d maddesinin kıyasen uygulanacak hükümler arasında bulunmadığı, kıyasen uygulanacağı belirtilen İİK'nun 92. madde de dahil diğer maddelerin ancak takibin kesinleşmesinden sonraki safhada uygulanabileceği, itiraz üzerine durması gereken takiplerde icra müdürlüğünce takiple birlikte kıymet taktiri için veya başka gerekçelerle rehin konusu aracın yakalanıp muhafaza altına alınması yönünde tedbirler uygulanamayacağı, belirtilen tedbirlerin ancak takibin rehnin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip olması halinde uygulanabileceği ve ilamsız takipte takip kesinleşmeden rehinli menkulun muhafazaya alınamayacağı gözetilerek şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.Borçlu vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle, İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 28.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.