Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3551 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15022 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : İcra emrine itirazYukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı ile davalı taraflarından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R1-Alacaklı vekilinin temyiz itirazları yönünden; İİK'nun 4949 sayılı Kanun'la Değiştirilen 363/1. maddesinin son cümlesindeki kesinlik sınırının aynı Kanunun Ek 1. maddesinin 1. fıkrası uyarınca 01.01.2013 tarihinden itibaren artırılan miktarı dikkate alındığında uyuşmazlık konusu değerin 5.240,00 TL'yi geçmediği anlaşıldığından mahkeme kararının temyiz kabiliyeti yoktur. Alacaklı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, 2-Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Borçlu vekili İcra Mahkemesi'ne başvurusunda diğer şikayetlerinin yanında, icra emrinin ilama aykırı olarak düzenlendiğini, fazladan faiz talep edildiğini belirterek icra emrinin iptalini talep etmiştir. Mahkemece, dayanak ilamda faiz alacağının tahsiline ilişkin karar oluşturulduğu, müstakil bir ilamla faiz alacağı bir anapara alacağına dönüştüğünden bu durumun BK'nun 104/son maddesine aykırılık teşkil etmeyeceği belirtilerek, re'sen yapılan faiz hesabı ile davanın kısmen kabulüne ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Karar her iki taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Takibe dayanak Gerede İş Mahkemesi'nin 2009/216 E. 2012/25 K. sayılı ilamı incelendiğinde, belirtilen yaşlılık aylığı alacağının yanında “68.697,27 TL faiz alacağının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verildiği görülmüştür. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 121/2. (BK. 104/son) maddesinde faize faiz yürütülemeyeceği düzenlendiği gibi 3095 sayılı Kanun'un 3. maddesinde de kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz yürütülemeyeceği, bu konuya ilişkin Türk Ticaret Kanunu'nun hükümleri olduğu belirtilmiştir. TTK'nun ticari işlerde faiz serbestisini ve mürekkep faizi düzenleyen “Ticari İşlerde Faiz” başlıklı 8. maddesinin 3. fıkrasında ise, ödünç para verme işlerinde bankalar, tasarruf sandıkları ve tarım kredi kooperatifleri hakkında hususi hükümlerin saklı bulunduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda değerlendirilebilecek kapitale dönüşen faiz alacağı, bir paranın faiz geliri elde etmek amacıyla ödünç verilmesi veya herhangi bir şekilde bir süre borçluda kalması üzerine faiz ödenmesinin öngörüldüğü hallerde söz konusu olabilir. (HGK'nun 31.03.2004 tarih ve 2004/12-163 E., 2004/184 K.) Somut olayda, takip dayanağı ilamda kapitale dönüşen bir faiz alacağına hükmedilmemiştir. Bu nitelikteki faiz alacakları yönünden de BK'nun 104/son maddesi gereğince faiz yürütülmesi mümkün değildir. İlamda açıkça faiz alacağı olarak belirlenen miktar için işlemiş faiz ve takipten sonra bu alacak için istenen işleyecek faiz istemi yasaya aykırıdır.O halde, faize yönelik şikayetin yukarıda belirtilen ilkeler ışığında değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 27.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.