Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3550 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21534 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Küçükçekmece 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 13/12/2012NUMARASI : 2012/250-2012/910Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARARSair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Borçlunun, aleyhine başlatılan icra takibinde, haline münasip evinin haczedildiğini belirterek, İİK.nun 82. maddesi gereğince haline münasip meskeni üzerindeki haczin kaldırılması talebi ile icra mahkemesine başvurduğu; mahkemece, davanın kabulüne karar verildiği, kararın alacaklı vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır.İİK.nun 82/12. maddesi gereğince, borçlunun “haline münasip” evi haczedilemez. Bir meskenin, borçlunun haline uygun olup olmadığı, adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki “aile” terimi, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra mahkemesince, borçlunun, sözü edilenlerle birlikte barınması için, zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise, satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir. Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu ögeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez. Somut olayda, icra dosyasında yaptırılan kıymet takdirinde hacizli taşınmaza 120.000 TL. değer biçildiği, bu dosyadan alınan bilirkişi raporunda ise değerinin 85.000 TL. olarak belirlendiği görülmektedir. Alacaklı tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilmiş olup ayrıca, bilirkişi raporunda aynı mahallenin ara sokakları esas alınarak borçlunun haline münasip ev değeri belirlenmiştir. Bu değerlendirme yukarıda yazılı olan ilkelere uygun değildir. Bu durumda mahkemece, gerektiğinde yeni bir bilirkişi raporu alınarak, taşınmazın bulunduğu şehrin daha mütevazi bir yerinde, borçlunun bekar olduğu da dikkate alınarak haline münasip evi alabileceği değerin tespitinden sonra, haline münasip evi alabileceği miktar, mahcuzun değerinden az ise mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile ve yetersiz rapora dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.nun 366 ve 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 27.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.