Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 355 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 9597 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :Aile MahkemesiTaraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabul/karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili taraflarından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde davalı adına edinilen malvarlığı nedeniyle 50.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 30.04.2014 tarihli dilekçesi ile talep miktarını artırarak toplam 254.607,79 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, kısa kararda; ''davanın kabulü ile 245.607,79 TL katılma alacağının karar tarihi olan 26/11/2014'ten itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine'' hüküm fıkrasında ise; "1-Davanın kabulü ile 245.607,79 TL katılma alacağının karar tarihi olan 26/11/2014'ten itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-... Bankası vekilinin 13/05/2013 havale tarihli Feri müdahale talebinin davanın mahiyeti, özellikle dava konusunun taşınmaz olmayıp alacak olması nazara alınarak REDDİNE, kararın feri müdahale talep eden vekiline tebliğine, 3-Davacı tarafın şirket hisseleriyle ilgili talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmiştir. Hüküm süresi içerisinde davacı vekili ve davalı vekili taraflarından temyiz edilmiştir.Görüldüğü üzere; kısa kararla gerekçeli karar arasında aykırılık oluşturulmuştur. 6100 sayılı HMK'nun 298/2. maddesine göre gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki uyumsuzluk mahkemelere olan güveni sarsar. Hükümlerin kurulmasında esas olan kısa karardır. Gerekçeli karar ile kısa kararın uyumlu olması gerekir. Bu konuya ilişkin 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; “1-Kısa kararla gerekçeli kararın aykırı olması bozma nedenidir. 2-Yerel mahkeme bozmadan sonra önceki kısa karara bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydıyla hakimin vicdani kanaatine göre karar verebilir.” denilmiştir. Hüküm, bu nedenle HMK'nun 298/2. maddesine, tarih ve numarası anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olarak tesis edilmiştir. Mahkemece yapılacak iş, HMK.nun 294, 297 ve 298. maddelerine uygun yukarıda açıklanan uyumsuzluk ve çelişkiyi giderecek şekilde, davanın esası hakkında yeniden bir karar vermekten ibarettir. Hükmün açıklanan bu sebeple bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 17.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.