Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3479 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18044 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Kozan Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/06/2013NUMARASI : 2011/884-2013/477Y.. B.. ile A.. G.. ve S.. G.. aralarındaki zilyetliğin korunması davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine dair Kozan Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 12.06.2013 gün ve 884/477 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı A.. G.. vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARARDavacı vekili, dava dilekçesinde vekil edeninin 10.10.1999 tarihli harici satış senediyle parsel sayılı taşınmazı M.. Ü..’ndan satın ve zilyetliği devraldığını, üzerine narenciye ve muhtelif cinste ağaçlar dikerek bahçe ile ayrıca 2000 yıllarında tek katlı bina inşaa ettiğini, davalıların 15 gün kadar önce evi ve bahçeyi işgal ettiklerini açıklayarak, vekil edenine ait haricen satın alınan taşınmaza ve üzerindeki eve davalılar tarafından yapılan müdahalenin önlenmesine karar verilmesini istemiştir.Davalılar vekili, vekil edeni S..’in nizalı taşınmaza ilişkin bir kısım payı satın ve zilyetliği devralarak tasarrufa başladığını, diğer davalı A..’nin de S..’in babası olduğunu, nizalı taşınmazın 1,5 yıldır davalılar tasarrufunda bulunduğunu, davacının bayiinin taşınmazda hakkı olmadığını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, davalı A..’nin davacının zilyetliğinde bulunan taşınmaza elattığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, parselin zilyetliğine davalı A.. tarafından yapılan müdahalenin men’ine, davalı paydaş S.. aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün kabule ilişkin bölümü davalı A.. G.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu parsel, 24.000 m2 yüzölçümle ve tarla vasfıyla davalı S.. G.. ile dava dışı 3.kişiler adına tapuya kayıtlı bulunmaktadır.Dava; zemin bakımından TMK.nun 981 ilâ 987.maddeleri gereğince çözümlenmesi gereken zilyetliğin korunması, bina açısından ise hakka dayalı müdahalenin önlenmesi isteğine ilişkindir. TMK.nun 982 ve 983.maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile, zilyet zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğine müdahalenin önlenmesini isteyebilir. Ancak, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayanıldığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır. ( HGK.nun 25.11.2009 tarih ve 2009/8-518 Esas, 573 Karar). TMK'nun 981.maddesinde; zilyet, her türlü gasp veya saldırıyı kuvvet kullanarak defedebilir, denilmektedir. Aynı Kanun'un 973.maddesinde ise; bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir, biçiminde tanımlama getirilmiştir. Yine aynı Kanun'un 984.maddesinde de; gasp ve saldırıdan dolayı dava hakkı, zilyedin fiili veya failini öğrenmesinden başlayarak 2 ay ve herhalde fiilin üzerinden 1 yıl geçmekle düşer, hükmüne yer verilmiştir. Sözü edilen maddedeki süreler hak düşürücü süre olup, mahkemece kendiliğinden göz önünde tutulur.Somut olayda; dosya kapsamı ve tanık beyanlarına göre uyuşmazlık konusu taşınmazda tesis edilmiş bahçenin 2009 yılından bu yana temyiz eden davalı tasarrufunda olduğu anlaşılmaktadır. Dava ise, 13.07.2011 tarihinde açılmıştır. Dava konusu 235 parselin bahçe olarak tasarruf edilen bölümüne ilişkin zilyetliğin korunması davasının hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Ne var ki; davalı S.. ile dava dışı şahıslara ait taşınmaz mal üzerinde, hafif yapı niteliğinde olmayan yapısı olduğunu iddia eden zilyedin, malik olmayan A.. aleyhine açtığı dava arkasında barındırdığı hak nedeniyle, davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan 1086 sayılı HUMK.nun 8/II-3.maddesinde (6100 sayılı HMK'nun 4/c bendinde) yazılı zilyetliğin korunması davası olmayıp; temelinde bir hak davasıdır ve TMK.nun 683. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Davacı, taşınmaz üzerindeki bina bakımından mülkiyet hakkına istinad ederek davayı açmıştır. Olayları anlatmak taraflara, hukuki tavsif mahkemeye aittir. Mahkemece, binaya ilişkin taraf delillerinin eksiksiz şekilde toplanıp değerlendirilmesi ve sonucuna göre bina bakımından uyuşmazlığın esasına ilişkin hüküm kurulması gerekirken, bahçe ve binaya ilişkin davanın farklı hukuki nedenlere dayandığı gözden kaçırılarak yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır.Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı A.. G.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün kabule ilişkin bölümünün 6100 sayılı HMK.nun geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HUMK.nun 440/ III-2.bendi gereğince ilama karşı karar düzeltme yolunun kapalı bulunduğuna.ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı A.. G..'e iadesine 27.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.