Tereke temsilcisi M.. A.., müdahil davacılar V.. A.. ve müşterekleri ile Hazine ve Sarıköy Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Bismil Asliye Hukuk Hâkimliğinden verilen 19.07.2006 gün ve 308/157 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacılar, miras yoluyla intikal, vergi kaydı ve kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak kadastroca tespit dışı bırakılan dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı taşınmazın adlarına tapuya tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Davaya katılan Ü.. Ö.. mirasçısı S.. Ö.., bu yerde hakkının bulunduğunu bildirmiştir. Davalı Hazine vekili, dava konusu yerin Dicle nehir yatağı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Karar başlığında gösterilmeyen Sarıköy tüzel kişiliği temsilcisi yargılama oturumlarına katılmamıştır. Mahkemece, 25.5.2005 günlü krokide A harfiyle gösterilen 162850 m2 yerin M.. A.. A.., A.. A.., A.. A.. ve Ü.. Ö.. adlarına eşit olarak tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazın bulunduğu çalışma alanında 1956 yılında kadastro çalışmaları geçmiş ise de taşınmazın hangi nedenle tespit dışı bırakıldığı belirlenememiştir. Toplanan deliller ve dosya içeriğine göre tescil konusu taşınmazın davacıların miras bırakanları M..A.., A.., A.. ve müdahil S..’in miras bırakanı Ü.. adına 32 tahrir 7 hesap numaralı vergi kaydının kapsamında kaldığı bildirilmiş ise de, sınırında yer alan Dicle nehri ile olan bağlantısı gereği gibi araştırılmamıştır. Hazine vekili de taşınmazın olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılamayacak Dicle nehrinin yatağı olduğunu savunmuştur. Bayındırlık Müdürlüğüne yazılan tezkereye verilen cevapta, taşınmazın bulunduğu yerde Kıyı Kanunları uyarınca düzenlenen haritanın bulunmadığı bildirilmiş ise de, cevapta yetersizdir.Kıyı Kanunları uyarınca işlem yapılıpta haritanın mı bulunmadığı,yoksa kıyı haritasının hiç mi düzenlenmediği anlaşılmamaktadır. Tüm bu açıklamalar gözönünde tutularak taşınmazın bulunduğu yerde Kıyı Kanunları uyarınca düzenlenmiş haritanın bulunup bulunmadığının sorulması, mevcut ise buna ait belgelerin getirtilip bu konuda uzman olan jeolog bilirkişi aracılığıyla yerine uygulanması, buna göre de taşınmazın kazanılacak yerlerden olup olmadığının araştırılması, kıyı kenar çizgisi hiç yapılmamış ise bozmadan önce yapılan incelemeye değer verilmesi gerekir. Taraf teşkili yönünden de eksiklikler mevcuttur. M.. A.. A.. mirasçılarının davayı açmasından sonra yapılan bozmada dava koşulunun yerine getirilmesine işaret edilmiş, daha sonra diğer paydaşlardan A.. ve A.. mirasçıları da ayrı ayrı dava açmak suretiyle tescil isteğinde bulunmuşlardır. A..'in dosya arasındaki mirasçılık belgesi silik olması nedeniyle okunamamış, mirasçıları belirlenemediği gibi adı geçen kişinin miras ortaklığına tayin edildiğine dair bilgi ve belgeye de rastlanılmamıştır. Diğer yönden, vergi kayıt maliki A..’in de mirasçılarının tümünün davada temsil edildiği anlaşılmadığı gibi miras ortaklığına temsilci tayin edildiği de belirlenememiştir. Tüm bu açıklamalar gözönünde tutularak dava ve istekte bulunan davacılar yönünden dava koşulunun eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Her ne kadar taşınmazın paydaşlarından Ü.. Ö.. mirasçısı S.. davaya karşı koymuş ise de, onun da usulüne uygun dava ve tescil isteği bulunmamaktadır. Kabul şekline göre de; ölü kişiler adına tescile karar verilmiş olması kanuna aykırıdır. TMK.nun 28. maddesi hükmü uyarınca ölüm ile kişilik son bulur. Ölü kişi adına sicil oluşturulmaz. Bu tür durumlarda bu kişilerin mirasçılık belgelerinin istenilmesi, dava içerisindeki istekte gözönünde tutularak mirasçıları adına tescile karar verilmesi gerekir. Tüm bunlardan ayrı, TMK.nun 713/1. maddesine göre açılan tescil davalarında Hazine ve diğer kamu tüzel kişileri yasal hasım durumunda olup hiçbir halde yargılama giderlerinden sorumlu tutulamazlar. Mahkemece, Hazine ve köyün avukatlık ücretinden sorumlu tutulmuş olması da kanuna aykırıdır. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23.06.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.