MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Muhdesatın TespitiTaraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın usulden reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Davacı vekili, murisleri adına kayıtlı ve ortaklığın giderilmesi davasına konu edilen 212 ada 85 ve aynı ada 17 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki evler, meyve ve zeytin ağaçları, hayvan ve saman damları ile sair muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğini ileri sürerek anılan muhdesatların davacıya aidiyetinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı ..., davanın reddini savunmuş; davalı ... , davayı kabul ettiğine ilişkin dilekçe sunmuş; diğer davalılar herhangi bir beyanda bulunmamıştır.Mahkemece,...Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2016/249 Esas sayılı dosyasında açılan ortaklığın giderilmesi ve muhtesatın tespitine ilişkin bir davanın halen derdest olduğu, bu davayı ikame etmekte hukuki yarar bulunup bulunmadığı hususunun dosya kapsamı itibariyle tespitinin mümkün olmadığı gibi muhtesatın tespitine ilişkin açılan bu davada derdestlik durumunun da bulunduğu gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu sebebi ile usulden reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.Dava, muhdesatın tespiti isteğine ilişkindir.Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur(4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.)Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.Bundan ayrı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-ı maddesinde dava şartları arasında, aynı davanın daha önce önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması gerektiği sayılmıştır.Somut olaya gelince; Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş ise de; Mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki; davaya konu muhdesatların üzerinde bulunduğu 212 ada 85 ve aynı ada 17 nolu parsel sayılı taşınmazlar hakkında Milas Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2016/249 Esas sayılı dosyasında ortaklığın giderilmesine dair davanın görülmekte olduğu, bu halde davacının muhdesatın tespiti davası açmakta hukuki yararının bulunduğu; ayrıca yerel Mahkemenin gerekçesinde sözü edilen derdest muhdesatın tespiti davasının ...3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/256 Esas sayılı dosyası olup anılan davanın konusunun eldeki davaya konu olmayan 212 ada 27 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki muhdesatlara ilişkin bulunduğu, buna göre eldeki dosya bakımından HMK'nun 114/1-ı maddesi uyarınca derdestlikten bahsedilemeyeceği anlaşılmaktadır. Açıklanan bu nedenlerle, Mahkemece işin esası hakkında iddia ve savunma, doğrultusunda toplanmış ve toplanacak tüm delliler birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken davacının hukuki yararının bulunmadığı ve derdest bir muhdesat tespiti davası bulunduğu gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi ve 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın temyiz edene iadesine, 17.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.