Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 332 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 3518 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi...adına Kayyım ... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair .... Aile Mahkemesi'nden verilen 16.01.2012 gün ve 1054/8 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 1968 yılında evlendiklerini, evliliklerinin 18.06.2010 tarihinde son bulduğunu, davalının evlilik birliği içinde kazanılmış mallarını ikinci boşanma davasını açmadan birkaç ay öncesinde muvazaalı olarak elden çıkardığını ve halen kirasını aldığını, bu devirlerin vekil edeninin onayı olmaksızın yapıldığından MK'nun 229. maddesi gereğince eklenecek değer olarak işlem görmesi gerektiğini, vekil edenine ait ziynet eşyalarının satılarak davalının borçlarını ödediğini, ...’deki atölyenin de bu paralarla açıldığını açıklayarak vekil edenine düşen katkı payı alacağı ile katılma payı alacağının bilirkişi marifetiyle tespit edilerek şimdilik 20.000 TL'lik kısmının davalıdan tahsiline fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, kayyım ...’nun taraflar arasında görülen ... 9. Aile Mahkemesi'ndeki 2007/27 sayılı dosya için tayin edildiğini, eldeki dosyada taraf teşkilinin bulunmadığı, HMK'nun 114. maddesi gereğince dava şartının bulunmadığı benimsenerek davanın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, davacı ...... adına kayyım ... vekili tarafından açılmıştır.... 8. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 12.03.2008 tarih ve 448/227 sayılı hükmüyle ...’a açılan boşanma davası nedeniyle haklarının korunması için ... kayyım olarak atanmıştır. Mahkemece, kayyımın... 9. Aile Mahkemesi'nin 2007/27 sayılı dosyası için atandığı benimsenerek davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. HMK'nun 114/d maddesinde tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmamaları, kanuni temsilin söz konusu olduğu hallerde, temsilcinin gerekli niteliği sahip bulunmaması, e fıkrasında ise, dava takip yetkisine sahip olunması, dava şartları arasında sayılmıştır. Aynı Yasa'nın 115/2 fıkrasında, “mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi, mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmüne yer verilmiştir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. (HMK. m.51) Dava ehliyetine sahip olan, davayı yürütebilir. Kim fiil ehliyetine sahip ise, dava ehliyetine de sahiptir. Buna göre, reşit ve temyiz kudretine sahip olan kişiler fiil ehliyetine ve dolayısıyla dava ehliyetine de sahiptirler. Sınırlı fiil ehliyetine sahip kişiler dava ehliyetine sahip olmadığından, dava ehliyetini ancak kanuni temsilcileri aracılığı ile kullanırlar. (Medeni Usul Hukuku, Prof. Dr. H. Pekcanıtez, Prof. Dr. O. Atalay, Prof Dr. M. Özeker) Davacı ... ..., kısıtlanarak... vasi olarak atanmış olduğundan dava ehliyetine sahip değildir. Davacı adına davayı açan kayyım ... ise boşanma davası için atanmış olup, eldeki dava için bir yetkisi bulunmamaktadır. Dava konusu olayda kayyımın eldeki davada görevlendirilmediği ve dolayısıyla dava şartının bulunmadığı tespit edilmiş ise de, az önce açıklanan Yasa maddesinde belirtildiği gibi, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün olduğundan bu husus tamamlanmalı yani, davacıya kayyım tayin edilmesi için davacı tarafa süre ve imkan tanınmalı, verilecek kesin süre içerisinde dava şartının tamamlanması beklenmeli, ondan sonra sonucuna göre, bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 17.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.