Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3318 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 1619 - Esas Yıl 2009





G..E.. ile M..E.. aralarındaki katkı payı alacağı davasının kabulüne dair Tire Asliye Hukuk Hâkimliğinden verilen 05.06.2008 gün ve 485/196 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 23.06.2009 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden gelmedi. Karşı taraftan davacı vekili Avukat M..G.. geldi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR Davacı G..E.. vekili, evlilik birliği içinde edinilen 1026 ada 50 parseldeki 2 numaralı bağımsız bölüm, 35 M 2136 plaka nolu araç ve bankada bulunan nakit para nedeniyle 15.000 YTL’nin davalıdan alınarak vekil edenine verilmesini istemiş, ıslah dilekçesiyle istek miktarı 50.168 YTL’ye çıkarılmıştır. Davalı M..E.. vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Dava mal rejiminden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. Görev kamu düzeniyle ilgili olduğundan mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere aile hukukundan (TMKm.118-395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını hükme bağlamıştır. Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerekir. (H.G.K. 16.11.2005 tarih ve 2/673-617 sayılı kararı) Açıklanan nedenle davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken bu husus gözden kaçırılarak Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devam edilip yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Davalı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına 23.6.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.