Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2973 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 5909 - Esas Yıl 2010





ÖZET: TARAFLAR ARASINDAKİ EVLİLİK BİRLİĞİ KESİNLEŞEN İLAMLA SONA ERDİĞİNDEN, TAŞINMAZ KAYDI ÜZERİNDE OLMAYAN KİŞİ O YERDE OTURMAYA DEVAM EDERSE HAKSIZ İŞGALCİ OLUR. RIZANIN GERİ ALINDIĞI TARİH İHTARNAMENİN TEBLİĞ EDİLDİĞİ YA DA DAVANIN AÇILDIĞI GÜN OLDUĞUNDAN O TARİHTEN İTİBAREN İŞGALCİ KOCADAN HAKSIZ İŞGAL TAZMİNATI ALINIR.AİLE HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN BÜTÜN DAVALARIN AİLE MAH­KEMESİNDE BAKILMASI GEREKİRKEN, DAVALI-BİRLEŞEN DAVANIN DAVA­CISI TARAFINDAN AÇILAN TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASININ ELATMANIN ÖNLENMESİ VE ECRİMİSİL DAVASI İLE BİRLEŞTİRİLMEK SURETİYLE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNDE BU SIFATLA YARGILAMA YAPILMASI YASAYA AYKIRIDIR.Davacı-karşı davalı Fevziye ile davalı-karşı davacı Osman aralarındaki elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve katkı payı alacağı davasının kısmen ka­bulüne ve kısmen reddine dair (Büyükçekmece Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi)’nden verilen 18.02.2010 gün ve 496/142 sayılı hükmün Yar­gıtay’ca incelenmesi davalı-birleşen davanın davacısı Osman vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:Asıl davada davacı Fevziye, davalı Osman ile Sarıyer Aile Mahkemesi’nin 2004/110 Esas ve 2005/727 Karar sayılı 20.09.2006 tarihinde kesinleşen hükmü ile boşandıklarını, evlilik birliği içinde 27.08.1998 tarihinde edindiği 879 parselde kayıtlı 8. kat 652 numaralı dairenin adına kayıtlı olup, davalının işgalinde bulunduğunu, Sarıyer Birinci Noterliği’nden gönderilen 26.03.2007 tarihli ihtarnameye rağmen taşınmazı tahliye etmediğini, ecrimisil de öde­mediğini açıklayarak, haklı bir neden olmaksızın taşınmazı işgal eden davalının müdahalesinin önlenilmesi ile fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere 3.000,00 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Birleşen davada davacı Osman, evlilik birliği içerisinde edinilen 879 parselde kayıtlı 652 numaralı bağımsız bölüme katkısı sebebiyle 1/2 oranında tapu kaydının iptali ile adına tesciline, bunun mümkün bulunmaması halinde değerinin belirlenerek yarı oranındaki miktarının faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, asıl davanın kabulü ile dava konusu taşınmazdaki mü­dahalenin önlenmesine, ecrimisil isteğinin reddine, birleşen davanın ise, 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği açıklanmak suretiyle reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, asıl davada davalı, birleşen davada ise davacı olan Osman vekili tarafından temyiz edilmiştir.Asıl dava, tapulu taşınmaza vaki elatmanın önlenilmesi ve ecrimisil, birleşen dava ise evlilik birliği içerisinde edinilen taşınmaza katkısı sebebiyle 1/2 oranında tapu kaydının iptali ile tescil; bunun mümkün bulunmaması halinde ise taşınmazın yarı oranındaki değerinin katkı payı alacağı olarak faiziyle birlikte tahsili isteğine ilişkindir.Dava konusu 879 parselde kayıtlı 60/71560 arsa paylı C 3 blok, A/8 kat 652 numaralı bağımsız bölüm kat mülkiyeti kurulmak suretiyle 27.08.1998 tarihinde Fevziye adına tescil edilmiştir. Öncesinde kat irtifaklı olarak S.S. B… Konut Yapı Kooperatifi ve hissedarları adına kayıtlı iken 634 sayılı Kanun gereğince kat mülkiyetinin oluşturulduğu belirlenmiştir. Bilindiği üzere ve kural olarak, taraflar arasındaki evlilik birliği kesinleşen ilamla sona erdiğine göre; taşınmaz kaydı üzerinde olmayan kişi o yerde oturmaya devam ederse haksız işgalci olacağı kuşkusuzdur. Rızanın geri alındığı tarih ise ihtarnamenin tebliğ edildiği ya da davanın açıldığı gündür. O tarihten itibaren işgalciden ecrimisil ya da haksız işgal tazminatı alınacağı kuşkusuzdur. Mahkemece bu konuda yanılgıya düşülmüş ise de, asıl dava temyize gelmediğinden bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları mündere­catına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, tarafların Sarıyer Aile Mahkemesi’nin 2004/110-2005/727 Esas ve Karar sayılı 20.09.2006 tarihinde kesinleşen hükmü ile boşandıkları, dava konusu taşınmazın davacı kadın adına kayıtlı bulunup, davalının oturmasının haklı ve geçerli bir nedene dayanmadığı, bu tür da­valarda ayında (mülkiyette) istenemeyeceği davacı tarafından tahliye edilmesi için Sarıyer Birinci Noterliği’nden düzenlenen ihtarnamenin de 10.04.2007 tarihinde davalı-birleşen davanın davacısına tebliğ edildiği anlaşılmakla, mah­kemece elatmanın önlenilmesine ilişkin isteğin kabulüne, karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden aşağıda belirtilen hususlar dışında davalı, birleşen davanın davacısı Osman vekilinin temyiz talebinin reddiyle asıl dava ile ilgili hükmün esasının ONANMASINA,Davalı-birleşen davanın davacısı Osman vekilinin avukatlık ücretine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; asıl davada keşifte belirlenen değer üze­rinden harç ikmal edilmediği halde davacı yararına bu değer üzerinden vekalet ücreti takdir edilmesi doğru olmamıştır.Davalı-birleşen davanın davacısı Osman vekilinin birleşen dava ba­kımından yapılan temyiz incelemesinde; taraflar 26.04.1983 tarihinde ev­lenmişler, 11.02.2004 tarihinde açılan dava sonucunda boşanmışlar ve boşanma kararı 20.09.2006 tarihinde kesinleşmiştir.Dava, mal rejiminin tasfiyesi isteğine ilişkindir. 4787 sayılı Aile Mah­kemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere aile hukukundan (TMK’nın m. 118-395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını hükme bağlamıştır. Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatıyla görülüp karara bağlanması gerekir (HGK’nın 16.11.2005 tarih ve 2/673-617 sayılı kararı). Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir.Davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, bu husus dü­şünülmeden genel mahkemelerin görevi dahilinde bulunan elatmanın önle­nilmesi ve ecrimisil davası ile birleştirilmek suretiyle Asliye Hukuk Mah­kemesinde bu sıfatla yargılamaya devam edilip, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.Yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görülen davalı-birleşen davanın davacısı Osman vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile asıl davada avukatlık ücretine ilişkin, birleşen davanın ise esasına yönelik bölümleri yönünden hükmün HUMK’nın 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA) ve 817,00 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 2.450,00 TL’nin temyiz eden davalıdan alınmasına 23.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.