Hatice ve müşterekleri ile Hacı Mehmet kızı Emine, İbiş kızı Vesile, Nazım Mehmet oğlu Mehmet Şevket, Mehmet Ali, kayyım defterdar Recep ve dahili davalı Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair (Gaziantep Dördüncü Asliye Hukuk Ha-kimliğ'O'nden verilen 25.07.2006 gün ve 996/335 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine vekili (aynı zamanda kayyım vekili) tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacılar vekili, vekil edenlerinin miras bırakanı Ahmet tarafından satın ve devralınan 115 ada 7 ve 8 parsellerin 6/9 payının tapuda satış ve devrinin yapıldığı halde Emine, Vesile ve Mehmet Şevket adına yazılı bulunan 3/9 payın devrinin sağlanamadığını, kayıt maliklerinin tüm aramalara rağmen bulunamadığını, bu paylara ilişkin tapu kayıtlarının iptali ile vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Kayıt maliki davalıların kayyımı vekili, kayıt maliklerinin iyice araştırılıp belirlenmesi, bilinmeyen sağ veya ölü kişiler olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, bu kişilerin maliki tapu sicilinden kim olduğu anlaşılamayan kişiler olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, 8 parsel hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine, 115 ada 7 parseldeki Mehmet Şevket, Emine ve Vesile adına yazılı bulunan paylara ilişkin tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı kayyımı temsilen Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu payları kapsayan 115 ada 7 parsele ait kadastro tutanağında 19.08.1935 tarih 72 nolu tapu-kaydı ile gittilerine dayanılarak 1/3 payı Mehmet Nazım oğlu Mehmet Şevket, 1/3 payı Hacı Mehmet kızı Emine, 1/3 payı İbiş kızı Vesile adına 24.09.1992 tarihinde tespit edilmiş, tutanak 10.12.1992 tarihinde kesinleşmiştir. Davacılar vekili, harici satın almaya dayanılarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur, tapulu bir taşınmazın veya bir payının haricen satış ve devri TMK'nın 706, BK'nın 213 ve Tapu Ka-nunu'nun 26. maddesi hükmü karşısında geçersizdir. Ancak, kanunun açıkça düzenlediği hallerde tapulu bir yerin haricen satışı geçerli hukuki sonuç doğurabilir. Bu durumda uyuşmazlığın öncelikle 3402 sayılı Kadastro Kanu-nu'nun 13/B-b maddesi hükmüne göre değerlendirilmesi gerekir. Davacı vekili harici satışın hangi tarihte yapıldığını açıklamamış ise de, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre harici satışın 60 yıl kadar önce yapıldığı bildirilmiştir. Kadastro tespitinin yapıldığı 24.09.1992 tarihinden geriye doğru 10 yıl kadar önce yapıldığı ve tespit tarihine kadar davacıların ve miras bırakanlarının zilyet olduğu satışın bozulmadığı belirlendiğine göre, davacıların böyle bir yerin iptalini ve tescilini isteme hakları doğmuş bulunmaktadır. Kazanma gerçekleşmiş ise de, taraf teşkili bakımından duraksama hasıl olmuştur. Bu tür bir nedene dayanarak açılan tapu iptali ve tescil davasının kayıt malikleri, onlar ölü ise mirasçılarına karşı açılması gerekir. Mahkemece, kayıt maliklerinin tüm aramalara rağmen bulunamadığı bildirilmiştir. Taraf teşkili hususu gözönünde tutularak davacılar vekilinin davalı Mehmet Şevket, Vesile ve Emine'nin sağ veya ölü olup olmadıklarının belirlenmesi, ölü ise mirasçılarını gösterir miras-çılık belgesinin alınması, davanın onlara yöneltilmesi, ondan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Öngörüldüğü şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan kayıt maliklerine kayyım atanmak suretiyle yazılı şekilde uyuşmazlığın sona erdirilmiş olması doğru görülmemiştir. Davalı Hazine ve kayyım vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle ve HUMK'nın 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), 14,05.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.