Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2914 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4000 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İzmir 8. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 15/11/2012NUMARASI : 2010/462-2012/462 M.. G.. ile Hazine ve S..,Y.. V.., S.., F.. K.., İ.. D.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 15.11.2012 gün ve 462/462 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacılar vekili, 4874 ada parselde kayıtlı taşınmazın tapuda müşterek mülkiyet hükümlerine göre 1/4'er pay ile Y.. O.., F.. O.., S.. ve S.. O.. adına kayıtlı olduğunu, taşınmazda davacıların murisi S.. G..'nun 1960 yılında malik sıfatıyla zilyetliğinin başladığını ve ölümüne kadar zilyetliğinin sürdüğünü, ölümünden sonra taşınmazın vekil edenlerine intikal ettiğini, tapuda malik olarak yazılı kişilerin 20 yıldan fazla bir süre önce ölmüş olduğunu, tapu kaydının hukuki kıymetini kaybettiğini, vekil edenleri lehine TMK'nun 713. maddesi uyarınca kazanma koşullarının oluştuğunu ileri sürerek 4874 ada parselin tapu kaydının iptali ile vekil edenlerinin miras payları oranında adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı Hazine vekili ile İ.. D.. vekili, davacılar lehine TMK'nun 713/2. Maddesinde aranılan şartların gerçekleşmediğini açıklayarak ayrı ayrı davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davacılar açısından TMK'nun 713/2 maddesinde aranan şartların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm; davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, TMK’nun 713/2. fıkrasında yer alan; “...maliki yirmi yıl önce ölmüş...” hukuki sebebine dayalı olarak TMK'nun 713/1–2. fıkraları gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır. Kural olarak, tapu iptali ve tescil davalarında, dava, kayıt malikine, kayıt maliki ölüyse mirasçılarına yöneltilerek açılır. TMK’nun 713/2. fıkrası gereğince, açılan davalarda Hazine, TMK'nun 501. maddesi uyarınca son mirasçı sıfatıyla hasım gösterilmektedir. TMK’nun 713/2. maddesinde belirtilen hukuki sebeplerden birine dayanılarak açılan davalarda, bu tür davaların niteliği ve özelliği gereği husumetin yargılama sırasında tamamlanması mümkündür. Ancak Mahkemece, bu eksiklik yargılama sırasında yerine getirilmemiş ve davada taraf teşkili sağlanamamıştır. Bilindiği üzere, bir davanın görülebilmesi için öncelikle davada taraf teşkilinin sağlanması gereklidir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden haberdar edilmesiyle mümkün olur. HUMK'nun 73. maddesinde; “Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde Hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez,” denilmektedir. Madde metninde açıkça görüldüğü üzere taraflar, yöntemine uygun bir biçimde davet edilmedikçe Mahkemece karar verilemez. Aynı durum Hukuk Muhakemesi Kanunu'nun 27. maddesinde de; “Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi haklarıyla bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler” amir hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu maddede yer alan “hukuki dinlenilme hakkı" tabiriyle 73. maddesindeki durum ifade edilmiştir. Bu hak, Anayasa'nın 36. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Bu hak iddia ve savunma hakkı olarak da bilinse iddia ve savunma hakkından daha geniş ve daha üst bir kavram olarak nitelendirilmektedir. Somut olayda, Mahkemece, her ne kadar, işin esası hakkında bir karar verilmiş ise de, yargılama sırasında tapu kayıt malikleri Y.. O.., F.. O.., S.. O.., S.. mirasçılarına herhangi bir şekilde ve yolla tebligat yapılmamış ve taraf teşkili sağlanamamıştır. Böylece, davada taraf sıfatıyla savunma hakkı tanınmamış ve daha ötesi savunma hakkı kısıtlanmıştır.Saptanan bu somut ve hukuki olgulardan da anlaşılacağı üzere davada taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında hüküm kurulamaz (HGK'nun 22.02.2012 tarih, 2011/8-763 E., 2012/85 sayılı Kararı).Öyleyse Mahkemece yapılacak iş; kayıt maliki Y.. O.., F.. O.., S.. O.., S..'nin varsa mirasçılarının kesin bir biçimde saptanabilmesi bakımından; anılan kayıt maliklerinin veraset belgelerinin alınıp dosyaya konulması için davacı tarafa süre ve imkan tanınması; mirasçılık belgesine göre belirlenecek yöntem ile taraf teşkili sağlanarak davanın yürütülmesi, tebligatlar yönünden 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerinin gözönünde tutulması, dava dilekçesi, hüküm ve bozma ilamının Y.. O.., F.. O..,S.. O.., S..'nin varsa mirasçılarına tebliğ ettirilmesi, bu yolla da taraf teşkili sağlanamadığı takdirde ilanen tebliğ yolunun düşünülmesi, mirasçısı yoksa TMK'nun 501. maddesi gereğince son mirasçının Hazine olduğu gözetilerek davaya devam edilmesi, böylece taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra işin esasına girilerek bir hüküm kurulması gerekir. Bu nedenlerle, taraf teşkili sağlanmaksızın işin esası hakkında hüküm kurulması doğru olmamıştır.Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle usul ve kanuna aykırı görülen hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi uyarınca uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harç istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 20.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.