Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 288 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 7515 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair... Sulh. Hukuk Mahkemesi'nden verilen 25.04.2012 gün ve 361/173 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARARDavacı ... vekili, kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik hukuki nedenine dayanarak dava konusu 236 ada 45 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün ifrazen iptali ile müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı ..., davacı lehine kazanma koşullarının oluşmadığını, kaldı ki dava konusu taşınmazı tapu siciline güvenerek iyi niyetle önceki malikinden satın ve devraldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulü ile 236 ada 45 parselin 11.04.2012 havale tarihli raporda A harfi ile işaretli 102,88 m2’lik bölümünün ifrazen iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir. Hüküm, süresinde davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu parsel, 29.02.2008 tarihinde yapılan kadastroda 20 yılı aşkın süreden beri nizasız-fasılasız malik sıfatıyla zilyetliğinde olduğu belirtilerek herhangi bir belge uygulanmaksızın davacının kardeşi... adına tespit edilmiş, tutanak itirazsız olarak 07.08.2008 tarihinde kesinleşerek tespit gibi tescil edildikten sonra, tapuda 20.04.2010 tarihinde görülmekte olan davanın davalısı ...’a satılmış olup, son malik adı geçen davalıdır.Dosya içeriğine, toplanan delillere, yerel bilirkişi ve tanık ifadelerine göre; çekişme konusu taşınmazın öncesinin davacı ile davalının bayii....’ün babaları ...’a ait olduğu, bu kişinin sağlığında çocukları arasında paylaştırdığı, dava konusu taşınmaz bölümünün davacı ...'ye düştüğü sabittir. Bu açıklamaya göre davalının aşağıda belirtilenlerin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine karar verilmesi gerekmiştir.Ancak, TMK.nun 1023 maddesi hükmüne göre; tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur. Az yukarıda da belirtildiği gibi davalı ... uyuşmazlık konusu taşınmazı tapudan devralmıştır. Ne var ki, mahkemece tapudan satın alan davalının satış sözleşmesinin düzenlendiği tarihte anılan kanun maddesi uyarınca iyi niyetli olup olmadığı, başka bir anlatımla taşınmazın davacıya ait olup olmadığını bilip bilmediği veya bilmesi gerekip gerekmediği hususunda araştırma ve inceleme yapmadan karar verilmiştir. Davacı, davalı adına kayıtlı bulunan tapunun iptali ile tescili isteğinde bulunduğuna göre davalının kötü niyetini de ileri sürdüğünün kabulü gerekir. (08.11.1991 gün ve 3/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı) Hal böyle olunca, davalı ...’un iyi niyetli olup olmadığının araştırılarak belirlenmesi için taraflara delillerini sunmaları için süre ve imkan verilmesi, bildirmeleri halinde delilleri toplanarak iddia ve savunma çerçevesinde tartışılıp değerlendirilerek bu yönde bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece eksik araştırmayla ve davalının kötü niyetli olduğu varsayımıyla yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır.Açıklanan nedenlerle davalı ...’un temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle, usul ve kanuna aykırı görülen yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla, uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve istek halinde 21,15 TL peşin harcın temyiz eden davalıya iadesine 16.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.