Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2873 - Karar Yıl 2003 / Esas No : 2297 - Esas Yıl 2003
Adnan ile Muammer aralarındaki elatmanın önlenmesi ve kal davasının reddine dair Anamur Sulh Hukuk Hakimliğinden verilen 10.12.2002 gün ve 257-365 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacı vekili, uyuşmazlık konusu taşınmaza davalının elatmasının önlenilmesine yapılmış olduğu inşaatın kaldırılmasına ve eski haline getirilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, Hazine adına tapuda kayıtlı bir yerin zilyedliğinin korunmasının istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar, verilmiştir. Mahkemece hiçbir inceleme ve araştırma yapılmaksızın dava konusu taşınmazın Hazineye ait 2875 parsel içinde kalan bir yer olduğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Tapu kaydına göre 2875 parsel Hazine adına tapuda kayıtlı bulunmaktadır. Davacı vekili, dava konusu taşınmazın vekil edeninin zilyetliği altında bulunduğunu ileri sürerek korunmasını istemiştir. Dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ileri sürülüş şekline göre istek, zilyetliğin korunmasına ilişkin bulunmaktadır. TMK.nun 973. maddesinde zilyetlik; "Bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir" biçiminde tanımlanmıştır. 982 ve 983. maddelerinde de zilyetlik, herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Kayıt maliki Hazine davada taraf durumunu almamış bulunduğuna, davacının zilyetliği haksız olsa bile, malik dışında saldırıda bulunan kişilere karşı anılan maddelerdeki zilyetlik davalarını açabilir. Zilyetlik, hukuken korunmuş eylemli bir durum olduğuna göre, zilyetliği bir hakka dayanıp dayanmaması önemli olmadığı gibi, açılmış bulunan bir davanın dinlenilmesine engel de değildir. Bu tür davalarda, taşınmaz üzerinde hangi tarafın üstün ve korunmaya değer zilyetliğinin bulunduğunun saptanması ve uyuşmazlığın ona göre çözümlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle mahkemenin gerekçesi yerinde görülmemiştir, iddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin toplanıp, birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi hükmü uyarınca (BOZULMASINA) ve 7.880.000 lira peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 25.4.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.