Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2746 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 18490 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağıTaraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı ... mirasçıları tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine duruşma istemi gider olmadığından reddedilmiş olmakla, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.KARARDavacı ... vekili, davacı ile...'ın 04.12.1958 tarihinde evlendiğini, evlilik birliği içinde ....'ın madencilik işleri ile, müvekkilinin de İstinye'deki bağ ve bahçelerinde tarım işi ile uğraştığını, bostan ve sebzeleri satarak aile bütçesine katkı sağladığını, hayvan yetiştirdiğini, süt sağdığını ve peynir yaptığını, bunlar dışında babasının yardımda bulunduğu ve miras payının kullanıldığını, evlilik birliği içinde edinilen mallara önemli ölçüde katkı sağladığını,....'ın 05.11.2002 tarihinde vefat ettiğini ve geriye mirasçı olarak davacı ve davalıların kaldığını belirterek, muris adına alınan 388 ada, 14 ve 31 parsel sayılı taşınmazların alım bedelinin yarısını davacı ödediğinden şimdilik 100.000,00 TL katkı payı alacağının faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesini talep etmiştir.Davalılar ... ve ... vekili, davacı tarafın maddi vakalara ilişkin iddiasının doğru ise de merhum...'ın 05.11.2002 tarihinde vefat ettiğinde dava konusu taşınmazın değeri ile dava tarihindeki değeri arasında çok önemli farkların olduğunu, davalılar tarafından yapılan iyileştirmeler sonucu taşınmazın kat karşılığı inşaat sözleşmesinden sonra inşaat yapılabilir hale getirildiğini belirterek yerinde olmayan talepler nedeni ile davanın reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise davalıların yapmış olduğu harcamaların ödemeleri gereken bedelden mahsubuna karar verilmesini savunmuştur.Davalılar ..., ..., ..., ... vekili, davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.Davalı ... ... vekili, davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu edilen taşınmazların ölen eş... adına 01/01/2002 tarihinden önce edinilmiş olduğundan ölen eş...'ın kişisel malları olduğu ve dava davacının katkı payı alacağı olarak nitelendirilmiş, dosya içeriğinde, davacının evlilik birliği boyunca ev hanımı olduğu, kayıtlı olarak ücret karşılığı çalışmadığı, vefat eden eşin bahçecilik, hayvancılık ve taş ocağı işletmeciliği yaptığı, davacının vefat eden eşe bahçe ve hayvancılık işlerinde çalışarak yardımcı olduğu, davacının iş bu çalışmasının yükümlülüğünü aşar nitelikte olmadığı ve fazla getirisi olmadığı sonucuna varıldığı, bu kabul nedeniyle davacının bu emeğinin katkı olarak kabul edilmesi mümkün görülmediği, davacının taşınmazların edinilmesinde, babasının yardımda bulunduğu ve miras payının kullanıldığı yönündeki iddiaları ise somut olarak kanıtlanamadığı kabul edilmiş, bu kabuller karşısında davacının davasının reddine karar verimiştir. Karar tarihinden sonra 19.12.2014'te davacı asıl ... vefat etmiştir. Hüküm, ... mirasçıları ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 s.lı HMK 33 m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, sağ eş tarafından, diğer mirasçılara karşı açılan katkı payı alacak isteğine ilişkindir.01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM 170 m). TKM'de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK 544, TBK 646 m). Mahkemenin davacının bahçe ve hayvancılık işlerinde çalışarak yardımcı olduğuna ilişkin kabul yerinde ise de, bu çalışmasının davacının yükümlülüğünü aşar nitelikte olmadığı ve fazla getirisi olmadığına ilişkin gerekçe dosya kapsamına uygun değildir. Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, davacı ve davalı tarafların tanık beyanlarından davacı eşin ölen eşi ile birlikte sürekli olarak bahçede çalışıp, inek yetiştirip, süt sağıp sattığı ve bu katkısının aile üyesi olmasının gerektirdiği olağan katkıyı aşar nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafın, söz konusu işleri yapmak suretiyle sürekli ve düzenli olarak ve taşınmazların edinilmesinde az da olsa bir miktar katkısının olduğunun kabulü gerekmektedir. Yargıtayın ve Dairemizin yerleşmiş uygulamaları da bu yöndedir. Ne var ki dosya kapsamında taşınmazların edinilmesine katkı oranlarını belirleyecek yeterli veri olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılması gereken, ölen eş ..., ölen davacı ... ve bir kısım davalılar murisi...'ın mirasçılık belgeleri dosyaya getirtilerek varsa eksiklik taraf teşkilinin sağlanması, davaya konu taşınmazların mal rejiminin sona erdiği muris...'un ölüm tarihi olan 05.11.2002 itibariyle nitelik, durum ve özelliği dikkate alınarak dava tarihi itibariyle sürüm (rayiç) değerlerinin tespit edilmesi, TMK 4. ve TBK 50. madde uyarınca hukuk ve hakkaniyete uygun bir katkı oranı takdir edilmesi, bu oranın taşınmazların dava tarihi itibariyle değerleri ile çarpılarak bulunacak miktar yönünden talep ve davanın mirasçılar arasında görülmesi, bütün mirasçıların miras payları oranında sorumlu olduğuda gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davacı ... mirasçıları ... ve ... vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 28.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.