Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2662 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 1563 - Esas Yıl 2008
İbrahim ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair (Gökçeada Asliye Hukuk Hakimli- ğl)'nden verilen 15.11.2007 gün ve 20/158 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacı, duruşmasız olarak incelenmesi ise davalı Hazine vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmıştır. Temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacı İbrahim, asıl ve birleşen dosyalarda; Hazine adına kayıtlı dava konusu 275 ada 15, 16, 18 ve 22 parsellerin tapu kayıtlarının satın alma ve eklemeli olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak iptaliyle adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine vekili, sit alanındaki taşınmazların zilyetlik yoluyla kazanılamayacağını, davacının iradi olarak terk ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, 275 ada 22 parselin 1978 yılında iradi olarak terk edildiği, ekonomik amaca uygun zilyetliğin oluşmadığı, aynı ada 18 parselin 07.06.2004 tarihli krokide B ile gösterilen 1265.30 m2'nin davacının zilyetliğinde bulunmadığı gerekçeleriyle reddine, 15 parselin tamamı ile 18 parselin aynı krokide A ile gösterilen 1094.20 m2'sine ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hükmün kabule ilişkin bölümü davalı Hazine vekili, redde ilişkin bölümü ise davacı asil tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir. Görülmekte olan dava dosyasında ve Kadastro Mahkemesinde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanık anlatımlarına göre, 275 ada 22 parselin satıcı ve ataları tarafından tarla olarak tasarruf edilmekte iken 1978 yılında adayı terkettikleri, sonraki tarihlerde hayvan otlatmanın mülkiyetin kazanılması için yeterli ekonomik amaca uygun zilyetlik sayılmayacağı, 05.01.1996 kadastro tespit tarihine kadar iradi terk nedeniyle kullanılmadığından, dava konusu 18 parselin ise krokide B ile gösterilen 1265.30 m2'lik kısmının davacı ve satıcıları tarafından zilyet ve tasarruf edilmediği anlaşıldığından bu parsellere ilişkin ret kararında kanuna aykırılık görülmemiştir. Kabul kararı verilen 275 ada 15 parselin tamamı ile aynı ada 18 parselin krokide A ile gösterilen 1094.20 m2'lik kısmına yönelik davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarına gelince; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mahkemece bozma gereklerine uygun biçimde hüküm verildiğine, taşınmazların 3. derece doğal sit alanı içinde olmasının 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 30.05.2007 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 5663 sayılı Kanunla değişik 11. maddesinin 2. cümlesi karşısında zilyetlikle kazanmaya engel teşkil etmemesine göre isabetsizlik görülmemiştir. Sonuç olarak hükmün 275 ada 15, 18 ve 22 parsellere yönelik davacı İbrahim ile davalı Hazine vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan açıklanan hüküm bölümlerinin ONANMASINA, Davacı İbrahim, birleşen 2006/21 esas sayılı dava dosyasında 275 ada 16 parselin mülkiyetini 10.09.2004 tarihli adi senet ile önceki zilyedi İstiraki'den satın ve devraldığını ileri sürerek tapu kaydının iptaliyle adına tescilini istemiştir. Dava konusu parsel 19.12.1995 tarihinde kadastro yoluyla Hazine adına tespit edilmiş, tutanak 05.12.2000 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edilmiştir. Bu durumda davacı, dava hakkının devrine dayanarak TMK'nm 713/1, 996 ve 1025. maddeleri uyarınca iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Başka bir anlatımla, kadastroca oluşturulan bu tapu kaydı oluşturulduğu tarihteki gerçek hak sahibini belirtmediği iddiası ileri sürüldüğünden zilyetlikle iktisaba, devir ve teslimlerin doğuracağı hukuki sonuçlar engel olamaz. Ne var ki, mahkemece söz konusu parsel hakkında karar verilmemiştir. Toplanan taraf delillerine göre davanın esası hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekirken dava konusu parsel hakkında hiç karar verilmemiş olması usul hükümlerine aykırıdır. Bu açıklamalara göre davacı İbrahim'in yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle hükmün 275 ada 16 parsele ilişkin bölümünün HUMK'nın 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA) ve 2588 sayılı Kanunla eklenen 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi uyarınca Hazine'den harç alınmasına mahal olmadığına ve peşin harcın istek halinde temyiz eden İbrahim'e iadesine 13.05.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.