Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2586 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20714 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Aksaray 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 05/03/2013NUMARASI : 2011/35-2013/107V.. D.., dahili davacılar Y.. D.. ve müşterekleri ile M.. K.. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Aksaray 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 05.03.2013 gün ve 35/107 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davalı M.. K.. vekili, duruşmasız olarak incelenmesi ise davalı P.. K.. (kendi adına asaleten çocuğu N.. adına da velayeten) tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18.02.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı M.. K.. bizzat ve vekili Avukat M.. S.. geldi. Karşı taraftan kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı V.. vekili, vekil edeninin annesi G..’ın 08.01.1987 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçıları olarak babaları ve 7 kardeş kaldıklarını, davacının muris annesinin kardeşleri Z.., A.., M.., H.. ve S.. K..'nın 10.04.1978 tereke taksim sözleşmesi ile Aksaray İli, Alaca Köyü 1263 parseli davacının muris annesine (G..) verildiğini, davalıların sözleşme gereğini yerine getirmediğini, davacıya karşı Aksaray 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde 2010/614 Esas numarası ile izale-i şüyuu davası açıldığını açıklayarak 1263 parselin davalılar adına olan kaydının iptali ile davacının murisi annesi G.. D.. adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı M.. vekili, tapulu taşınmazlarda harici satış sözleşmesinin geçerli olmadığını, taşınmaz satışının Noter kanalıyla veya Tapu Sicil Müdürlüğü'nden devir işlemi yapılmak suretiyle gerçekleştirilebileceğini, satış işleminin yapıldığı belirtilen adi yazılı belgede herhangi bir bedel belirtilmemiş olduğunu, bedelin ödendiğine dair bir ibarenin de bulunmadığını, bu sebeple davacı vekilinin taşınmazın bedeli tespit edilmek suretiyle ödeme yapılması talebinin hukuken korunması gereken bir hakkın varlığını içermediğini, murisin ölümünden sonra tüm mirasçıların intikalleri yaptırmak suretiyle davacıya taşınmaz devrini yapmalarının davacının buna ilişkin bedeli ödemesi veya üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmesi ile mümkün olabileceğini açıklayarak davanın reddini savunmuştur.Davalı P.. K.. (kendi adına asaleten çocuk N.. adına velayeten), K.. K..'nın mirasçısı olup dava konusu yerin, eşi K.. K.. tarafından M.. K..'ya satıldığını ancak bu yerin ne zaman ve ne kadar paraya satıldığını bilmediğini, dava konusu tarlanın yerini tam olarak bilmediği için bu yerin davalı M.. K.. tarafından ekilip ekilmediğini, ekiliyor ise ne zamandan beri ekildiği konusunda bilgi sahibi olmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulü ile Aksaray Merkez Hamidiye-Alaca Köyü parselde önceleri davalılar adına kayıtlı olup daha sonra davalı M.. K..'ya devredilen ve M.. K.. adına olan tapu kaydının iptali ile M.. K.. adına tapuda kayıtlı hissenin davacı murisi İ.. ve H.. kızı 08.03.1933 doğumlu G.. D.. adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine hüküm davalı M.. K.. vekili ile davalı P.. K.. (kendi adına asaleten çocuğu N.. adına velayeten) tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu parsel, 22.05.1961 tarihinde M.. kızı H.. K.. adına tapuda kayıtlı iken 01.06.2010 tarihinde verasette iştirakli olarak tüm mirasçılar adına intikal görmüş, daha sonra 04.06.2010 tarihinde intikalen yine verasette iştirakli olarak A.. oğlu İ.. D.., İsmail kızı K.. B.., Ş.. A.., F.. A.., S.. D.., Y.. D.., A.. D.., V.. D.. ve pay temliki sebebiyle M.. oğlu M.. K.. adına tescil edilmiştir. Tapu kaydının incelenmesinde E.. K.., F.. K.., H.. Ö.., K.. K.., H.. K.., K.. K.., M.. K.., M.. K.., S.. Ç.., Z.. K..’nın paylarının vekilleri M.. Ç.. vasıtası ile M.. K..’ya temlik edildiği görülmektedir.Kök muris H.. K.. 04.08.1976 tarihinde ölmüş, geride ikinci eşi M..’dan olma çocukları S.., Z.., M.., H.., A.., kendisinden önce 23.09.1966 tarihinde ölen oğlu K..’den olma çocukları H.. ile K.., murisin ilk eşi İ..’den olma evladı G.. kalmıştır. Bunlardan A..’in 05.11.2001 tarihinde ölümü ile eşi F.., çocukları E.., K.., M.. ve M., G..’ın 08.01.1987 tarihinde ölümü ile eşi İ.., çocukları K.., Ş.., F.., S.., Y.., A.. O.. ve V.. kalmışlardır.H.. K.. mirasçıları Z.., M.., A.., H.. ve S.. ile G.. arasında düzenlenen 10.04.1978 tarihli adi yazılı tereke taksim senedinde parselin G..’a verildiği yazılıdır.Mahkemece, davacıların murisi G.. ile davalılar arasında 10.04.1978 tarihli taksim sözleşmesi yapıldığı, bu taksim sözleşmesi gereğince davaya konu taşınmazın davacıların murisine verilmesine karar verildiği ancak sözleşmeden sonra taksim sözleşmesini imzalayan davalıların sözleşmedeki edimi yerine getirmedikleri, taksim sözleşmesinin yazılı yapılmış olmasının yeterli olup tüm mirasçılar tarafından imzalanmasının zorunlu olmadığı, sadece bu sözleşmeyi imzalayan tarafları bağladığı, yine taksim sözleşmesinin murisin bütün mal varlığına ilişkin yapılmasının zorunlu olmayıp murisin bir kısım mallarına ilişkin olarak kısmi taksim sözleşmesinin de geçerli olduğu, sözleşmeyi imzalayan davalıların taşınmazı davacıların murisine devretmedikleri, daha sonrasında paylarını davalı M.. K..'ya devrettikleri, M.. K..'nın da taksim sözleşmesini tarafı olması ve bu sözleşmeden haberdar olması sebebiyle sonradan edinmiş olduğu diğer davalıların paylarının devri yönündeki işlemin geçerli olmadığı kanaati ile yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.Öncelikle davanın açıldığı tarihte dava konusu taşınmazda davacı taraf dışında davalılardan M.. K.. malik olarak bulunmaktadır. Dava tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğuna göre davanın kayıt maliki M.. K.. aleyhine açılması gerekli ve yeterli olup M.. K.. dışındaki davalılar bakımından davanın husumet sebebiyle reddine karar verilmesi gerekmektedir.Esasa gelince, davacı tarafın dayandığı sözleşme, Hatice’nin tüm mirasçılarının katılmaması sebebiyle TMK’nun 677 ve devamı maddeleri uyarınca miras taksim sözleşmesi olarak kabul edilemez. Ancak 10.4.1978 tarihli sözleşmenin katılan mirasçılar bakımından miras payının devri niteliğinde olduğu ve bu bakımdan geçerli kabul edilmesi gerektiği açıktır. Bu açıdan bakıldığında Mahkeme gerekçesi yerindedir. Sözleşmenin kapsamı itibariyle miras payının devri sözleşmesi niteliğinde olduğuna, tapulu taşınmazlar bakımından miras payının devrinin sadece yazılı yapılması yeterli bulunduğuna, tarafların aynı murisin mirasçıları olduğu dosya kapsamı ile belirlendiğine, davacı tarafın aynı zamanda sözleşmenin tarafı olduğu anlaşıldığına göre sözleşmede miras paylarını devrettikleri anlaşılan davalı M.. K.. ile M.. K..’nın paylarını devraldığı A.. mirasçıları, H.., Z.. ve S.. payları bakımından davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Fakat sözleşmede taraf olarak yer almayan ve miras payını devretmediği anlaşılan H.. mirasçılarından K.. K.. payı yönünden sözleşmenin bir bağlayıcılığı olmayacağına göre bu payla ilgili davanın reddine karar verilmesi gerekirken, M.. K..’nın satın aldığı bu payla ilgili de yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır. Diğer yandan, davacıların miras bırakanı Gülüzar 08.01.1987 tarihinde ölmüş, Mahkemece G.. D.. adına tescile karar verilmiştir. TMK'nun 28. maddesi uyarınca kişilik ölümle son bulur. 04.05.1978 tarih ve 4/5 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı gereğince de ölü kişiye karşı dava açılamayacağı gibi ölü kişi adına iptal ve tescile de karar verilemez. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olup re’sen gözetilir. Mahkemece doğru sicil oluşturma görevi gözetilerek iptal ve tescile karar verilen payların G.. D.. mirasçıları davacılar adına tesciline karar verilmesi gerekirken ölü kişi G.. adına tescil kararı verilmesi de doğru görülmemiştir. HMK'nun 297. maddesi (HUMK 288.m.) uyarınca hüküm fıkrasının açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak, infazda duraksamaya yer bırakmayacak şekilde düzenlenmesi de zorunludur. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı M.. K.. vekili ile davalı P.. K..’nın (kendi adına asaleten çocuğu N.. adına velayeten) temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hüküm bölümünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.100,00 TL Avukatlık Ücreti'nin davacı ve dahili davacılardan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine, HUMK'nun 388/4 (HMK. m. 297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, ve 350,85 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı M.. ve P..'a ayrı ayrı iadesine 18.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.